Translation of "Istanbul" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Istanbul" in a sentence and their turkish translations:

- Ich lebe in Istanbul.
- Ich wohne in Istanbul.

- İstanbul'da yaşıyorum.
- İstanbul'da oturuyorum.

Ich lebe in Istanbul.

İstanbul'da yaşıyorum.

Ich wohne in Istanbul.

İstanbul'da oturuyorum.

Istanbul liegt am Bosporus.

İstanbul boğaz boyunca yer alır.

Dass ein kurzsichtiger Sultan Istanbul eroberte

basiretsiz dar görüşlü bir padişahın İstanbul'u fethettiğini

Anschließend Absolvent der Betriebswirtschaftslehre der Universität Istanbul

arkasından İstanbul Üniversitesi işletme bölümünden mezun oluyor

Professor, der das Erdbeben in Istanbul kennt

İstanbul depremini bilen profesör

In Istanbul gibt es etwa dreitausend Moscheen.

İstanbul'da yaklaşık üç bin tane cami var.

Istanbul ist die bevölkerungsreichste Stadt der Türkei.

İstanbul Türkiye'nin en fazla nüfuslu şehridir.

Das Schlimmste an Istanbul ist der Verkehr.

İstanbul'un en kötü yanı trafiktir.

Istanbul ist die größte Stadt der Türkei.

İstanbul Türkiye'nin en büyük şehridir.

Begann von Arbeitern in Istanbul gefeiert zu werden

İstanbul'daki işçiler tarafından da kutlanmaya başlandı

Diese Stimme war sogar aus Istanbul zu hören

bu ses İstanbul'dan bile duyulmuştu

Er ist mit seiner Frau nach Istanbul gezogen.

O, karısıyla İstanbul'a taşındı.

Leider wurde er von Istanbul nach Anatolien berufen und sein Gehalt reicht nicht aus, um in Istanbul zu leben.

anadoludan İstanbul'a tayini çıkmış ve maaşı İstanbul'da yaşamak için yetmiyor malesef

Und deine Stimme von der Explosion kam aus Istanbul

ve patlamadan çıkan sesin İstanbul'dan

Istanbul ist die Stadt, die ihr am meisten gefällt.

İstanbul, onun en çok sevdiği şehirdir.

553 Gölcük erhielt seinen Anteil vom Erdbeben in Istanbul 557

553 Gölcük 557 İstanbul depreminden nasibini aldı

Was ist ein Erdbeben? Warum wird in Istanbul ein Erdbeben erwartet?

deprem nedir? İstanbul'da neden bir deprem bekleniyor

Basisstationen nach dem Erdbeben in Istanbul, in dem wir leben, gesperrt

yakında Yaşadığımız İstanbul depreminden sonra baz istasyonları kitlendi

Oder Sie bekommen es aus Istanbul, Sie verkaufen es in Izmir

Ya da İstanbul'dan alacakasın İzmir'de satacaksın

Tom ist mit dem legendären Orientexpress von Paris nach Istanbul gefahren.

Tom, Paris'ten İstanbul'a efsanevi Orient Express'le yolculuk etti.

Aber als Istanbul von den Türken umgeben war, wurden diese Tunnel geschlossen

fakat Türkler tarafından İstanbul Kuşatıldığında bu tüneller kapatılmış

Seit ich nach Istanbul gekommen bin, bin ich schon genau zehnmal übersiedelt.

İstanbul'a geldiğimden beri tam on kez taşındım.

Die Frau, die ich liebe, arbeitet in Istanbul, und ich vermisse sie sehr.

Sevdiğim kadın İstanbul'da çalışıyor ve onu çok özlüyorum.

Jeder ging von seinem Dorf in seine Stadt nach Istanbul, um berühmt zu werden

herkes köyünden kentinden İstanbul'a gidiyordu meşhur olmak derdine

Kommen wir zum Thema Ekrem İmamoğlu. Ekrem İmamoğlu absolvierte die Universität Istanbul in Betriebswirtschaft

gelelim Ekrem İmamoğlu meselesine. Ekrem İmamoğlu'da İstanbul Üniversitesi İşletme mezunu

„Kann ich mit einem deutschen Personalausweis nach Istanbul fliegen?“ – „Nein, du brauchst ein Flugzeug.“

„Alman nüfus cüzdanı ile İstanbul'a uçabilir miyim?" „Hayır, uçakla uçabilirsin."

Der Orientexpress war ein Luxuspersonenzug, der zwischen Paris in Frankreich und Istanbul in der Türkei fuhr.

Orient Express, Paris, Fransa ve İstanbul arasında çalışan lüks bir yolcu treniydi.

Kemal Tahir schildert die Besatzungszeit in Istanbul in den 1920er Jahren in seinem Buch "Die Leute der Sklavenstadt".

Kemal Tahir "Esir Şehrin İnsanları" isimli kitabında İstanbul'un 1920'li yıllardaki işgal günlerini anlatır.

Ich komme aus Istanbul. Jetzt lebe ich in Berlin. Hier lerne ich weiterhin Deutsch. Aber ich muss üben.

İstanbul'dan geliyorum. Şimdi Berlin'de yaşıyorum. Burada Almanca öğrenmeye devam ediyorum. Ama pratik yapmaya ihtiyacım var.