Translation of "なのに" in Turkish

0.017 sec.

Examples of using "なのに" in a sentence and their turkish translations:

なのに 私はなぜ?

Ben neden değersiz görecektim?

簡単なのに 忘れがちです

Unutuyoruz. Kulağa basit geliyor.

私は金持ちなのに足りない。

Ben yeterince zengin değilim.

彼は金持ちなのに、幸せでない。

Bütün servetine rağmen o mutlu değildir.

健康だったら、幸せなのになあ。

Sağlıklı olsaydım mutlu olurdum.

不景気なのに依然物価は高い。

Ekonomik durgunluğa karşın, ticari ürün fiyatları hala yüksek.

私はフィンランド人なのに、スウェーデン語も話せる。

Ben Finim ama İsveççe de konuşuyorum.

トムのフランス語が流暢なのに驚いた。

Tom'un Fransızcadaki akıcılığına şaşırdım.

日中4時間の 昼寝が必要なのに

hem de gün ortasında dört saat boyunca uyumam gerekirken?

彼女の利口なのによく驚嘆する。

Onun akıllılığı sık sık beni şaşırtır.

鳥かごがからなのに気がついた。

Kafesi boş buldum.

特に牛は臆病なのに 好奇心が強く

Özellikle inekleri severdik çünkü utangaç fakat meraklılardı,

僕はその少年の利発なのに驚いた。

Çocuğun zekasına şaşırdım.

彼らは好き同士なのに別れました。

Birbirlerini sevmelerine rağmen, ayrıldılar.

彼は病気なのに学校に来ています。

O, hasta olmasına rağmen okula geldi.

1歳5ヶ月なのにまだ歩けません。

O bir yıl ve beş aylık ama henüz yürüyemiyor.

彼は38歳なのに両親に頼りきりです。

O 38 yaşında olsa bile, o hâlâ ailesine bağlı.

君はトマト好きなのに、トマトジュースは嫌いなんだね。

Domatesi sevmene rağmen domates suyunu sevmiyorsun, değil mi?

- 彼は今ごろはニューヨークに着いているはずなのに。
- 彼は今ごろニューヨークに着いているはずなのに何してるんだ。

O, şimdiye kadar New York'a varmış olmalıydı.

音楽を選んだのは 私ではなく 父なのに

Benim hiç hayalim olmayan ve babamın seçimi olan

そんなのに引っかかるのは間抜けだよ。

O salaklar içindir.

彼はもうここに着いているはずなのに。

O, buraya varmalıydı.

彼は金持ちなのに相変わらず不幸でした。

Bütün servetine rağmen hâlâ mutsuzdu.

男性が好きなのになぜ女性と結婚するの?

Erkekleri seviyorsan neden bir kadınla evleneceksin?

トムは病気なのに、学校に行くつもりなんです。

Tom hasta olmasına rağmen okula gitmeyi planlıyor.

兄は全く不器用なのに、彼は優秀な外科医だ。

Erkek kardeşi sakardır, ama o usta bir cerrahtır.

まだ始まったばかりなのに」 という言葉でした

Her şey daha yeni başladı."

なのに荒らしの奴らは 次元の扉を越えてくる

Bu troller ise boyutlar arasında geçişler yapıyorlardı

そして私は 動物が大好きなのに ハンバーガーも好きでした

ve onları seviyordum fakat hamburgerleri de seviyordum.

意見の不一致が不愉快なのには 理由があります

nahoşun hoş olmayan anlamına gelmesinin bir nedeni var.

これは新しい靴なのにもう修理する必要がある。

Bu yeni ayakkabılar şimdiden onarım istiyor.

活動家の意見は 彼らの求める問いへの答えなのに

Bu kişilerde aslında aradıkları yanıtlar var.

ジムは目覚めると、自分が部屋に1人なのに気がついた。

Jim uyandı ve kendini odada yalnız buldu.

では 遠い昔の話など 日常生活には関係なさそうなのに

Peki uzak geçmiş, günlük yaşam ile karşılaştırıldığında

ジェーンは自分の番なのにあがってしまい発表できなかった。

Jane sırası geldiğinde, ve sırasını kaçırdığında çok sinirlenir.

あなたは賢明な人のはずなのに」 心の中でそう呟きました

Zeki olduğunu sanıyordum." dedik.

彼は帰ってくると約束した。それなのに帰ってこなかった。

Dönmek için söz verdi ve henüz dönmedi.

この情報は当然最新であるべきなのに、実際はそうでない。

Bu bilgi olması gerektiği kadar güncel değil.

彼って長野に住んでいるはずなのに、なんで東京駅にいる?

- Nagano'da yaşıyor olduğunu zannetti. O, Tokyo istasyonunda ne yapıyordu?
- Onun Nagano'da yaşaması gerekiyor. Tokyo İstasyonunda ne yapıyor?

両学区とも児童の数は 同じくらいなのにもかかわらず です

yaklaşık 23 milyar dolar daha fazla yıllık fon alıyor.

- 彼はもう来てもいいはずなのに。
- 彼はもうきていてもいいはずだ。

O, şimdiye kadar gelmeliydi.

このコンピューター1年前に買ったばかりなのに、もうすっかり時代遅れだわ。

Bu bilgisayarı bir yıl önce satın aldım ve o şimdiden bir dinozor.

それなのに そういった現象について 私たちはほとんど知りません

Ancak bunların çoğu bizlerin görebildiği olaylar değil.

一日風邪で休んだだけなのに、机の上に書類が山積みになっている。

Soğuk nedeniyle yalnızca bir çalışma günümü kaçırdım ve masam kağıtlarla dolu.

トムは病気なのに、時間通りに宿題を終わらせるつもりでいるんです。

Tom hasta olmasına rağmen ev ödevini zamanında yaptırmayı planlıyor.

今日部屋の掃除したばかりなのに、なんでこんなに散らかってるの?

Odamı bugün temizledim. Neden böyle dağınık?

それなのに これだけお金をかけて 治安がよくなるわけでもありません

Şaşırtıcı olan şey ise bunun bizi daha güvenli kılmadığı.

あーあ、せっかくお母さんには内緒にしてた計画なのに、もうばれちゃった。

Oh hayır. Annemden planı gizli tutmak için çok uğraştım ama o zaten öğrendi.

- 彼女は今ごろ着いているはずだ。
- 彼女は、今ごろは当然着いてもいいはずなのに。

Şimdiye kadar varmalıydı.

- 「ありがとう」ぐらい言ってもよさそうなのに。
- 少なくとも「ありがとう」を言いなさい。

Hiç olmazsa "teşekkür ederim" diyebilirsin.

- 彼は金持ちなのに、幸福ではない。
- 彼はお金持ちであるにもかかわらず、彼は幸せではない。

Zengin olmasına rağmen, o mutlu değil.

10時の約束なのに、未だに何の連絡もないのはおかしいな。どこかで事故にでも遭ったんじゃないだろうか。

Saat onda buluşmamız gerekiyorken, onlarla bağlantı kuramadım. Onların kaza geçirip geçirmediğini merak ediyorum.

- 彼は裕福なのに幸せではない。
- 彼は金持ちだが幸せではない。
- 彼は裕福であるにもかかわらず幸福ではない。

Zengin olmasına rağmen mutlu değil.

- 彼は金持ちなのに、幸福ではない。
- 彼はお金持ちであるにもかかわらず、彼は幸せではない。
- 彼はお金をもっているが幸せではない。

Varlıklı olmasına rağmen, o mutlu değil.

- 彼のことが大好きだけど、彼は、私に嫌われてるって思ってるよ。
- 私は彼のことが大好きなのに、彼は私に嫌われてると思ってるの。

Onu seviyorum ama ondan nefret ettiğimi düşünüyor.

- 裕福であるにもかかわらず、彼は幸福ではない。
- 彼は裕福なのに幸せではない。
- 彼は金持ちだが幸せではない。
- 彼は裕福であるにもかかわらず幸福ではない。

O, zengin olmasına rağmen mutlu değildir.

More Words: