Translation of "聞きました" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "聞きました" in a sentence and their turkish translations:

彼らは彼に聞きました。

Ona soru sordular.

新婚でしたが 聞きました

kendisiyle daha yeni evlenmiştik,

ロバートが病気だと聞きました。

Robert'ın hasta olduğunu duydum.

事故の事を聞きましたか。

Kazayı duydun mu?

- 昨日の火事のこと聞きました?
- 君は昨日の火事のことを聞きましたか。

- Dün yangını duydun mu?
- Dünkü yangını duydun mu?

ラジオで、今朝、ニュースを聞きましたか。

Bu sabah radyodaki haberi duydun mu?

ライオンの吠える声を聞きましたか。

Aslanların kükremesini duydunuz mu?

昨日の火事のこと聞きました?

Dünkü yangın hakkında duydun mu?

あなたはそのニュースを聞きましたか。

Haberi duydun mu?

私はあの話を以前に聞きました。

- Bu hikayeyi daha önce duymuştum.
- Bu hikâyeden daha önce haberim vardı.

- 値段は聞きましたか。
- 値段聞いた?

Fiyatı sordun mu?

トムは、ジョンの近況をメアリーに聞きました。

Tom, Mary'ye John'un nasıl olduğunu sordu.

国会討論の放送を聞きましたか。

Milli diyet tartışmasının yayınını dinledin mi?

- あなたは私の息子がバイオリンを弾くのを聞きましたか。
- うちの息子の弾くバイオリン、聞きました?

Oğlumun keman çaldığını duydun mu?

曽根崎には心中が多いと聞きました。

Sonezaki'de birçok çift intihar olduğunu duydum.

あなたはラジオでそのニュースを聞きましたか。

Radyodaki haberi dinledin mi?

トムが起こした問題について聞きました。

Tom'un neden olduğu sorunarı duydum.

驚くべき話を聞きましたが その間もまだ

bu toplulukların inanılmaz hikâyelerini dinlerken bile

あなたはあなたの父のことを聞きました。

Babanı dinledin.

彼女に これから 何がしたいのか 聞きました

Ona şimdi ne yapmak istediğini sordum ve dedi ki,

昨日はじめてその事故について聞きました。

Kazayı dün ilk kez duydum.

「どうかしたの?」と小さな白いウサギが聞きました。

"Ne oldu?" küçük beyaz tavşan sordu.

ジョンに起こった出来事について聞きましたか。

- John'a olanları duydun mu?
- John'un başına geleni duydun mu?
- John'a olanı duydun mu?

若者から数え切れないほどの 話を聞きました

Aramızda kaybolan, aramızda görünmez olan,

君は英語が話せますかと彼は私に聞きました。

Bana İngilizce konuşup konuşamadığımı sordu.

その事故のことは聞きましたと彼女は言った。

O, kazayı duyduğunu söyledi.

東京・大阪間の距離は10キロぐらいと聞きました。

- Tokyo ve Osaka arasındaki mesafenin yaklaşık on kilometre olduğunu duydum.
- Tokyo ve Osaka arasındaki mesafe yaklaşık 10 kilometreymiş diye duydum.

ところでメアリーが仕事をやめたことを聞きましたか。

Bu arada, Mary'nin işinden ayrıldığını duydun mu?

私は、彼は海外投資の経験が豊富だと聞きました。

Onun yurt dışı yatırımlarda çok deneyimli olduğunu duydum.

それから自分を叱る 恥の気持ちの声を聞きました

utancın sesi beni azarladı,

- その言葉は初耳です。
- その言葉は初めて聞きました。

O kelimeyi ilk kez duydum.

昨日になってはじめてその事故のことを聞きました。

- Ancak dün kazadan haberim oldu.
- Düne kadar, kazadan haberim yoktu.

ついに登頂成功という知らせは 南コルのキャンプで聞きました

...zirveye ulaşmayı başardılar.

- その話は知っています。
- 私はあの話を以前に聞きました。

Hikayeyi duydum.

あなたは出かけるところですかと私は彼女に聞きました。

Ona dışarı çıkıp çıkmayacağını sordum.

「そちらの会社で採用されるには 何が必要ですか?」と聞きました

ve sordum "Sizinle çalışmak için ne yapmalıyım?"

彼女がアメリカ人のように流暢に英語を話しているのを聞きました。

Onun Amerikalı kadar akıcı bir biçimde İngilizce konuştuğunu duydum.

この性別になってまだ日が浅いので 私は友人のジェンに聞きました

Bu cinsiyetin acemisi olduğumdan arkadaşım Jen'e

- 私は女性が悲鳴を上げるのを聞きました。
- 女性の悲鳴が聞こえたんだ。

Bir kadının çığlık attığını duydum.

- あなたは忙しいのですかと私は彼に聞きました。
- 彼に忙しいかどうか聞いたんだ。

Onun meşgul olup olmadığını sordum.

- トムが職に就けたかどうか聞いたんですか。
- トムが職に就けたかどうかを聞きましたか。

Tom'un iş bulup bulmadığından haberin var mı?

- 私は井上氏がそのホテルに泊まったと聞いた。
- 井上さんがあのホテルに滞在していると聞きました。

Bay Inoue'nin o otelde kaldığını duydum.

More Words: