Examples of using "Vivendo" in a sentence and their turkish translations:
Onlar sefalet içinde yaşıyorlar.
Nasıl bir dünyada yaşıyoruz?
- Geçmişte yaşıyorsun.
- Geçmişte yaşıyorsunuz.
- Mazide yaşıyorsunuz.
- Mazide yaşıyorsun.
- Yaşa ve öğren.
- Yaşayın ve öğrenin.
Hayal dünyasında yaşıyorlar.
Tom eşinden ayrı yaşıyor.
Erkek kardeşim Boston'da yaşıyor.
O, şehir dışında yaşıyor.
Şimdi geçimimi sağlamak için utanç duyuyorum.
Yaşa ve öğren.
Tom Mary ile yaşamaktan mutlu olmazdı.
Tom yıllarını Boston sokaklarda yaşayarak geçirdi.
Artık taş devrinde yaşamıyoruz.
Bu, onların içinde yaşamış oldukları ev.
Fadıl ve Leyla aynı çatı altında yaşıyorlardı.
- Bir aydır dayımla yaşıyorum.
- Bir aydır amcamla yaşıyorum.
polizei almanyada yaşayan bir çöpçüydü bu sefer Kemal Sunal
Kızı doğduğunda, o yedi yıl boyunca Nagano'da yaşıyordu.
Böyle yaşamayı hayal bile edemiyorum.
Bilim adamları, sadece Antarktika'da yaşayan bir uçan penguen kolonisi keşfetti.
Bir zamanlar yaşlı bir adam ve karısı küçük bir köyde birlikte yaşarmış.
O bilinmeyen bir yerde yaşıyor.
İngilizce öğrenmek için Amerika'da yaşamaktan daha iyi bir yol olduğunu sanmıyorum.
Tanrı ölmedi, o kesinlikle hayatta. Aslan gibi kükreyerek içeride yaşıyor.
Haklısın. Yaşamaya devam etmek zorundayım.
Ölüm yaşamın zıddı değildir: biz ölümümüzü ölerek geçirmezken hayatımızı yaşayarak geçiririz.
İbrahim, evindeki en yaşlı ve her şeyden sorumlu uşağına, "Elini uyluğumun altına koy" dedi, "Yerin göğün Tanrısı Rabbin adıyla ant içmeni istiyorum. Aralarında yaşadığım Kenanlılardan oğluma kız almayacaksın. Oğlum İshaka kız almak için benim ülkeme, akrabalarımın yanına gideceksin."