Translation of "çocuktu" in English

0.008 sec.

Examples of using "çocuktu" in a sentence and their english translations:

Çoğu çocuktu.

Many of them were children.

Hayalperest bir çocuktu.

He used to be an imaginative boy.

- Onlar çocuktu.
- Çocuktular.

They were kids.

Sami bir çocuktu.

Sami was a kid.

- Tom üstün zekâlı bir çocuktu.
- Tom dâhi bir çocuktu.

Tom was a child prodigy.

Sporla uğraşan bir çocuktu,

This is a sporty guy,

O, hoş bir çocuktu.

He used to be a nice boy.

Tom yaramaz bir çocuktu.

Tom has been a naughty boy.

Tom sorunlu bir çocuktu.

Tom was a troubled child.

Tom kötü bir çocuktu.

Tom was a bad boy.

Mary dâhi bir çocuktu.

Mary was a child prodigy.

Mısır firavunlarından biri çocuktu.

One of the kings of Egypt was a boy.

Tom güzel bir çocuktu.

Tom was a nice kid.

Tom iyi bir çocuktu.

Tom was a good kid.

Tom narin bir çocuktu.

Tom was a delicate child.

Tom partideki tek çocuktu.

- Tom was the only child at the party.
- Tom was the only kid at the party.

Tom maceraperest bir çocuktu.

Tom was an adventurous boy.

Tom utangaç bir çocuktu.

Tom was a shy boy.

Tom şımarık bir çocuktu.

Tom was a spoiled child.

Sami zengin bir çocuktu.

Sami was a rich kid.

Tom normal bir çocuktu.

Tom was a normal kid.

Tom cılız bir çocuktu.

Tom was a scrawny kid.

Sami sadece bir çocuktu.

Sami was just a kid.

Sami olağanüstü bir çocuktu.

Sami was an extraordinary child.

Tom pısırık bir çocuktu.

- Tom was a timid child.
- Tom was a timid kid.

Tom, öptüğüm ilk çocuktu.

Tom was the first boy I ever kissed.

Tom tuhaf bir çocuktu.

Tom was an awkward kid.

Tom haşarı bir çocuktu.

Tom was a crazy kid.

Ünal hasta bir çocuktu.

This book is way more interesting than that one.

- Tom çok gürültü yapan bir çocuktu.
- Tom çok gürültücü bir çocuktu.

- Tom was a very noisy child.
- Tom was a very noisy kid.

Vicky oldukça sorunlu bir çocuktu.

Vicky was clearly a troubled kid.

O, problemi çözen tek çocuktu.

He was the only boy who solved the problem.

Pencere camını kıran bu çocuktu.

It was this boy that broke the windowpane.

O bir çocuktu, ama cesurdu.

- Child as she was, she was brave.
- She was a child, but she was brave.

O bir çocuktu ama korkmuyordu.

She was a child, but she wasn't afraid.

Tom eve gidecek son çocuktu.

Tom was the last kid to go home.

Cılız ve narin bir çocuktu.

He was a weak and delicate child.

Tom kalbimi kıran ilk çocuktu.

Tom was the first boy who broke my heart.

Tom çok kötü bir çocuktu.

Tom has been a very bad boy.

Tom böyle iyi bir çocuktu.

Tom was such a good kid.

Tom sınıfta en popüler çocuktu.

Tom used to be the most popular kid in the class.

Tom çok şirin bir çocuktu.

Tom was such a cute kid.

Tom düz, sıradan bir çocuktu.

Tom was a plain, ordinary kid.

Tom gerçekten iyi bir çocuktu.

Tom was a really good kid.

Tom Mary'yi kucaklayan ilk çocuktu.

Tom was the first boy to hug Mary.

Tom Mary'yi öpen ilk çocuktu.

Tom was the first boy to ever kiss Mary.

Tom böylesine garip bir çocuktu.

Tom was such an odd boy.

Tom tipik bir genç çocuktu.

Tom was a typical teenage boy.

Tom sınıftaki tek erkek çocuktu.

Tom was the only boy in the class.

Daha çocuktu bu onların yanına gidiyor

He was just kid, he goes to them

Tom o zaman sadece bir çocuktu.

Tom was just a kid at that time.

Tom kesinlikle sınıfındaki en yakışıklı çocuktu.

Tom was definitely the best-looking guy in our class.

Tom her zaman sakin bir çocuktu.

Tom was always a quiet child.

Tom lisede en popüler olmayan çocuktu.

Tom was the most unpopular boy in high school.

Fadıl sadece sevilmek isteyen bir çocuktu.

Fadil was a child who just wanted to be loved.

O olduğunda Tom bir bir çocuktu.

Tom was a kid when that happened.

Tom, Mary'nin sınıfta sevdiği tek çocuktu.

Tom was the only boy in the class that Mary liked.

Tom Mary'nin parkta gördüğü tek çocuktu.

- Tom was the only boy Mary saw in the park.
- Tom was the only boy that Mary saw in the park.

Tom, okulda çok popüler bir çocuktu.

Tom was a very popular kid in school.

Savaş başladığında Tom küçük bir çocuktu.

When the war began, Tom was a little kid.

Charlie Onu son gördüğümde sadece bir çocuktu.

Charlie was a mere child when I saw him last.

Tom şimdiye kadar Mary'yi öpen ilk çocuktu.

Tom was the first boy that ever kissed Mary.

Tom her zaman çok mutlu bir çocuktu.

Tom was always such a happy boy.

O, o zaman on yaşında bir çocuktu.

He was then a boy of ten.

Tom duygusal bir çocuktu ve kolayca ağladı.

Tom was a sensitive child and he cried easily.

Tom o zaman sadece küçük bir çocuktu.

Tom was just a little boy at that time.

Tom Mary'nin tanıdığı tavşanlardan korkan tek çocuktu.

Tom is the only boy Mary knows who is afraid of rabbits.

Tom, Mary'nin şimdiye kadar öptüğü ilk çocuktu.

Tom was the first boy Mary ever kissed.

Kuzey Karadenizde yaşayan Barli kabilesinden gelen bir çocuktu

He was part of the Barli tribe that lived north of the Black Sea and, while still a boy,

Öylesine parlak bir çocuktu ki diğerleri ona hayrandı.

He was such a bright boy others admired him.

- Tom elini Mary'ye uzattı.
- Ünal hasta bir çocuktu.

- Tom held out his hand to Mary.
- This book is way more interesting than that one.
- Tom held his hand out to Mary.

Onu en son gördüğümde o hâlâ bir çocuktu.

When I saw him last, he was still a child.

O kötü görme yeteneği olan zayıf bir çocuktu.

He was a weak child with poor eyesight.

- Sami muhteşem bir çocuktu.
- Sami muhteşem bir oğlandı.

Sami was a gorgeous boy.

Tom hastalıklı bir çocuktu ve ana babası tarafından şımartılmıştı.

Tom was a sickly child and was mollycoddled by his parents.

O, vebaya kapılmadan önce güçlü bir çocuktu, hayat doluydu.

He was a strong boy, full of life, before he was stricken with the plague.

Her zaman sınıf arkadaşlarına gösteriş yapan türde bir çocuktu.

He was the kind of kid who was always showing off to his classmates.

Leyla kötü bir kızdı ve Sami kötü bir çocuktu.

Layla was a bad girl and Sami was a bad boy.

Yapılacak olan iş İsa'nın Vaftizi tablosunda çizilecek bir melek çocuktu

The work to be done was an angel child to be drawn in Jesus' Baptism.

- Sami sadece küçük bir çocuktu.
- Sami sadece küçük bir oğlandı.

Sami was just a little boy.

- Sami bebek yüzlü bir çocuktu.
- Sami bebek yüzlü bir oğlandı.

Sami was a baby-faced boy.

More Words:

bir

sami

tom

hoş

Translate "yaramaz" to other language: