Translation of "Belirli" in English

0.010 sec.

Examples of using "Belirli" in a sentence and their english translations:

Belirli bilişsel zayıflıklar

how an individual can be led astray

Bu belirli örnekte,

And in this specific instance,

Belirli haklarım var.

I have certain rights.

belirli görüşlerle konuşmak için

early modern language of civility

Şu belirli kişi çalışacaktı.

That particular person would run.

Şu belirli kişi çalışacak.

That particular person will run.

Bu belirli kişiler çalışacak.

These particular persons will run.

Şu belirli kişiler çalışacak.

Those particular persons will run.

Suçun belirli ayrıntıları açıklanmadı.

Certain details of the crime were not made public.

Aylarca belirli duygusal ipuçlarına odaklandı.

She focused on certain emotional cues for months.

Uzatılmış sürelerde belirli gürültü seviyelerine

is the increased risk for cardiovascular disease

Belirli işlemler gerçekleşlmeyecek gibi görünüyor.

It seems that certain operations cannot take place.

Belirli bir yaşlı kadın arıyorum.

I'm looking for a certain old woman.

Tom belirli tarihlerden söz etmedi.

Tom didn't mention specific dates.

Belirli bir artikel mi arıyorsun?

Are you looking for a definite article?

Belirli bir ölçüde ona güvenebilirim.

I can trust him to a certain extent.

Belirli bir şey mi arıyorsunuz?

Are you looking for something specific?

Tom'un ne yapacağı belirli değil.

What Tom will do is unclear.

- Üçüncü yıldız belirli bir krala ait oldu.
- Üçüncü yıldız belirli bir krala aitti.

The third star belonged to a certain king.

Belirli bir gangster tarafından tehdit ediliyordu.

- He is threatened by a certain gangster.
- He's being threatened by a certain gangster.

Belirli bir dereceye kadar Fransızcayı anlayabilirim.

I can understand French to a certain extent.

Şimdi yapacak belirli bir şeyim yok.

I have nothing particular to do now.

Genler DNA'nın belirli bir sıralanmasından oluşur.

Genes consist of a specific sequence of DNA.

Üzerimde belirli bir miktar para var.

I have a certain amount of money on me.

Bu kitap belirli bir değere sahiptir.

This book has a certain value.

Ona günün belirli bir saatini vermezdi.

She wouldn't give him the time of day.

Aklında belirli bir tarzın var mı?

Do you have any particular style in mind?

İş sahip olmadığım belirli yetenekleri gerektirir.

- The job requires certain skills that I don't have.
- The job requires certain skills I don't have.

Aslında, belirli düşünceleri ne kadar baskılamaya çalışırsanız

In fact, the more you try to suppress certain thoughts from your mind,

Yaratıcılık belirli bir grup insana ait değildir.

Creativity doesn't belong to a certain group of people.

Ayrılmadan önce belirli bir planının olmasını istiyorum.

I want you to have a definite plan before you leave.

Bizim masumiyetinle ilgili belirli bir kanıtımız var.

We have specific proof of your innocence.

Biz genellikle kentteki belirli bir yerde buluşurduk.

We usually met at a certain place in the city.

O şarkı bana belirli bir kızı hatırlatıyor.

That song reminds me of a certain girl.

O belirli bir gangster tarafından tehdit edilmektedir.

He is threatened by a certain gangster.

Bugün belirli bir kimse müthiş kırılgan oluyor.

A certain someone is being awfully fragile today.

Giyotin belirli ülkeler tarafından hâlâ kullanılıyor mu?

Is the guillotine still used by certain countries?

Bütün tahminler belirli bir ölçüde belirsizlik içerirler.

All forecasts have a certain degree of uncertainty.

Belirli bir adam Mary'yi takip etmeye başladı.

A certain man began to follow Mary.

Bu kredi kartı, bize belirli ayrıcalıklar sağladı.

This credit card entitles us to certain privileges.

Amerikan futbolunda defansın belirli bir işi var.

In American football the defense has a specific job.

Uygun şekilde kullanılırsa, belirli zehirler yararlı olacaktır.

Properly used, certain poisons will prove beneficial.

Ve birçok insan belirli gürültü seviyelerine maruz kalıyor.

and so many people are exposed to relevant noise levels.

belirli değerler üzerinden gitmesini hayal etmek kolay olurdu..

just going on revealed values, would gradually --

Ihracat, belirli kriterleri karşılarken ve hükümet tarafından onaylanmak.

exports, while meeting certain criteria and being approved by the government.

Kitabın geri dönüşü için belirli bir zaman yoktur.

There is a definite time to return the book.

Eski yazlığın bu konuda belirli bir çekiciliği vardır.

The old cottage has a certain charm about it.

Dört tip metal kullanarak belirli frekans rozansı bastırılır.

By using four types of metal, specific frequency resonance is suppressed.

- O belirli.
- Orası kesin.
- Zaten öyle.
- Gayet tabii.

That's a given.

Belirli bir açıdan bakarsanız aslında o oldukça güzel.

It's actually quite pretty if you look at it from a certain angle.

- Tom belirli önlemleri önermedi.
- Tom özel önlemler önermedi.

Tom didn't recommend specific measures.

Bu belirli bir yerel yerin liderliği ve geleneksel bilgisini

This necessarily means that we must learn to follow --

Amacın zaten çok belirli olduğu düşünülüp doğrudan formata geçiliyor.

Assuming the purpose is obvious, we skip too quickly to form.

. Balinalar, üreme ve göç için okyanustaki belirli bir sıcaklığa

climate change. Whales will not be present in the year 2000

Hava hakkındaki belirsizlik İngilizlerin karakterlerinde belirli bir etkiye sahiptir.

The uncertainty about the weather has had a definite effect upon the Englishman's character.

Tom'un bu belirli iş için doğru kişi olduğunu sanmıyorum.

- I don't think Tom is the right person for this particular job.
- I don't think that Tom is the right person for this particular job.

Her antikor belirli bir bakteri veya virüsü hedef alır.

Each antibody targets a specific bacteria or virus.

- Özellikli bilgi istiyorum.
- Spesifik bilgi istiyorum.
- Belirli bir bilgi istiyorum.

I want specific information.

Tom Mary hakkında onun John'a söylemeyeceğini umduğu belirli şeyler biliyordu.

- Tom knew certain things about Mary that she hoped he wouldn't tell John.
- Tom knew certain things about Mary she hoped he wouldn't tell John.

Belirli bir sözcüğün nasıl kullanıldığını bilmek istiyorsanız bu sözlüğe bakın.

If you want to know how a certain word is used, look it up in this dictionary.

Esperantoda belirsiz artikel yoktur ve sadece bir tane belirli artikel vardır.

In Esperanto there is no indefinite and only one definite article.

Köpeğinizi her gün belirli bir zamanda beslemenin en iyisi olduğunu duydum.

I've heard that it is best to always feed your dog at a specific time every day.

Daha doğrusu kanunların belirli bir siyasi dönemin donmuş ifadesi olduğu söylenince alınıyorlar.

Or better yet, that the law is the frozen expression of a political time.

Belirli bir kelimeyi içeren cümleleri arayabilirsiniz ve bu cümleler için çeviriler alabilirsiniz.

You can search sentences containing a certain word and get translations for these sentences.

Onlar belirli etnik gruplardan nefret ediyorlar; ben bütün etnik gruplardan nefret ediyorum.

They hate certain ethnic groups; I hate all ethnic groups.

belirli bir dönem yaşadığı ve sonra onu terk ettiği, El-Ezher'i harekete geçirdi.

woman and then leaves it, which prompted Al-Azhar To comment on the matter and

Her tür atomun içinde protonlar, nötronlar ve elektronlar denilen belirli benzersiz parçacıkları vardır.

Each kind of atom has a certain unique number of particles called protons, neutrons, and electrons in it.

. Ve sadece iki şeye ihtiyacı vardı. Gerçekliği değiştirmek için belirli bir tür mutasyon. Ve

agriculture, fishing and trade dates and pearls. And she just needed two things.

İnsanlar malların belirli bir öğesini ne kadar çok alırsa, onun fiyatı o kadar yüksek olur.

The more people buy a given item of merchandise, the higher its price.

Tom her hafta eşinden belirli bir miktar cep harçlığı alır. Haftanın sonunda artan parayı kumbarasına koyar.

Tom receives a certain amount of pocket money from his wife every week. He puts whatever remains at the end of the week into his piggy bank.

Esperanto dilinde, cümlenin ya da belirli tanım edatının son sesli harfi çıkarılıp onun yerine kesme işareti kullanılabilir.

In Esperanto, the final vowel of a noun or of the definite article can be left out and replaced by an apostrophe.

Ben daha önce bir blog tuttum. Gerçekten belirli bir konum yoktu; Sadece o gün olan herhangi bir şeyi blogladım.

I've kept a blog before. I didn't really have a set theme; I just blogged about whatever happened that day.

Oluklu kaşıklar geleneksel pelin ayininde belirli bir role sahiptir.Onlar bir adet küp şekeri soğuk suyla bardaklarının içine eritmek için küp şekeri bardağın üstünde tutmak için kullanılır.

Slotted spoons have a particular role in the traditional absinthe ritual. They are used to hold a sugar cube over a glass as one dissolves it into her drink with cold water.

- Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
- Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır.

Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.