Translation of "Dövüş" in English

2.167 sec.

Examples of using "Dövüş" in a sentence and their english translations:

Dövüş!

Fight!

Dövüş benimle!

Fight with me!

- Erkek gibi dövüş.
- Adam gibi dövüş.

Fight like men.

- Bir erkek gibi dövüş!
- Erkek gibi dövüş.
- Adam gibi dövüş.

Fight like a man!

Dövüş ne hakkındaydı?

What was the fight about?

Bu dövüş benim.

This fight is mine.

Kalk ve dövüş.

Get up and fight.

Dövüş nasıl başladı?

How did the fight begin?

- Bu gerçekten bir dövüş değildi.
- Pek dövüş sayılmazdı.

It wasn't really a fight.

Dövüş, it, yumruk at.

fight, poke, punch.

Ben dövüş sanatlarını severim!

I love martial arts!

Öğretmenimiz dövüş sanatları uzmanıdır.

Our teacher is a martial arts expert.

Dövüş hiçbir şeyi halletmez.

Fighting won't settle anything.

Tom bir dövüş sanatçısı.

Tom is a martial artist.

Asla bir dövüş kaybetmedim.

I've never lost a fight.

Aptalca bir dövüş yaptık.

We had a stupid fight.

Büyük bir dövüş yaptık.

- We had a big fight.
- We had a huge fight.

Kendo bir dövüş sanatıdır.

Kendo is a martial art.

Bir dövüş için hazırız.

We're prepared for a fight.

Tom dövüş sanatları çalışır.

Tom practices martial arts.

Tom dövüş sanatları uzmanıdır.

Tom is a martial arts expert.

Dövüş daha kanlı oldu.

The fighting grew bloodier.

Dövüş sanatları eğitimi gördüm.

I've had martial arts training.

Dövüş Tom tarafından başlatıldı.

The fight was started by Tom.

Bu adil bir dövüş değil.

It's not a fair fight.

Çok büyük bir dövüş yaptık.

We had a huge fight.

İlk dövüş adil bir dövüştür.

The first fight is a fair fight.

Sumo bir Japon dövüş sanatıdır.

Sumo is a Japanese martial art.

Buraya geri gel ve dövüş.

Get back here and fight.

Kendo bir Japon dövüş sanatıdır.

Kendo is a Japanese martial art.

O adil bir dövüş değildi.

That was hardly a fair fight.

Sambo bir Rus dövüş sanatıdır.

Sambo is a Russian martial art.

Mary dövüş sanatlarının aptalca olduğunu düşünüyor.

Mary thinks martial arts are silly.

İkinizin büyük bir dövüş yaptığını duydum.

I heard you two had a big fight.

Dövüş hızlı darbeler değişimi ile başladı.

The fight began with the rapid exchange of blows.

Naginata, Japonya'nın geleneksel dövüş sanatlarından biridir.

Naginata is one of Japan's traditional martial arts.

Tom bir dövüş sanatları filmi izledi.

Tom watched a martial arts movie.

Birçok dövüş kazanmıştı, ta ki sonuncusuna kadar,

He won fight after fight until that last fight

Bire karşı iki adil bir dövüş değil.

- Two against one is not a fair fight.
- Two against one isn't a fair fight.

Tom ve Mary korkunç bir dövüş yaptı.

Tom and Mary had a horrible fight.

Tom ve ben büyük bir dövüş yaptık.

Tom and I had a big fight.

90, 90 üzeri, 30 altı - karma dövüş sanatları.

90 over 90 under 30 - mixed martial arts.

Seks bir dövüş sanatı olsaydı, siyah kuşağım olurdu.

If sex were a martial art, I would have a black belt.

Senin ve Tom'un büyük bir dövüş yaptığını duydum.

- I heard you and Tom had a big fight.
- I heard that you and Tom had a big fight.

Ve o zamanlar dövüş sanatlarına gerçekten ilgi duyuyordum.

So, back then, I was really interested in martial arts.

Tom kesinlikle bir dövüş başlatmak istiyor gibi görünüyor.

Tom certainly looks like he wants to start a fight.

Onun dövüş sanatları kahramanlığı zaten yüce mükemmellik seviyesine ulaştı.

His martial arts prowess has already reached a level of sublime perfection.

O hangisini seçecek merak ediyorum, Dövüş sanatları ya da ölüm?

Which will he choose, I wonder, martial arts or death?

Tom'la bir dövüş başlatmak çok da iyi bir fikir değildi.

Starting a fight with Tom wasn't such a good idea.

Sambo, Sovyet Kızıl Ordu tarafından yaratılmış bir Rus dövüş sanatıdır.

Sambo is a Russian martial art created by the Soviet Red Army.

Ağır dövüş patlak verirken Napolyon hala sadece düşman korumasıyla yüzleştiğine inanıyordu.

As heavy fighting broke out, Napoleon still believed he faced only the enemy rearguard.

Zamanın normal mobil süvari çarpışmalarının aksine sert, kanlı bir yakın dövüş gerçekleşiyordu.

A fierce bloody-static melee develops, unlike the usual mobile cavalry encounters of the time.

Olimpiyat Oyunlarında yer alan sadece iki Asya dövüş sanatları, Taekwondo ve judo'dur.

Taekwondo and judo are the only two Asian martial arts included in the Olympic Games.

- Bruce Lee bir dövüş sanatları ustası.
- Bruce Lee bir savunma sanatları ustasıdır.

Bruce Lee is a martial artist.

- Bütün gece Tom ve Mary arasındaki dövüş tarafından mahvedildi.
- Tom ve Meryem arasındaki kavga tüm geceyi mahvetti.

The whole night was ruined by the fight between Tom and Mary.

- Eğer dövüş kaçınılmazsa, ilk sen vurmalısın.
- Kavga kaçınılmazsa ilk yumruğu sen atacaksın.
- Kavga kaçınılmazsa ilk vuran sen olmalısın.

If a fight is inevitable, you have to strike first.