Translation of "Dakikalığına" in English

0.004 sec.

Examples of using "Dakikalığına" in a sentence and their english translations:

Sadece bir dakikalığına uzanacağım.

I'm just going to lie down for a minute.

Bir dakikalığına çıkabilir miyim?

May I be excused for a minute?

Birkaç dakikalığına gitmiştim sadece.

I was only gone a few minutes.

Bir dakikalığına girebilir miyiz?

Can we come in for moment?

Neden birkaç dakikalığına kalmıyorsun?

Why don't you stick around for a few minutes?

- Beni birkaç dakikalığına dinleyecek misiniz?
- Beni birkaç dakikalığına dinleyecek misin?

Will you listen to me for a few minutes?

- İki dakikalığına beni bekleyebilir misin?
- İki dakikalığına beni bekleyebilir misiniz?

Can you wait two minutes for me?

Sözlüğünü bir dakikalığına kullanabilir miyim?

Can I use your dictionary for a minute?

Beni birkaç dakikalığına dinleyecek misiniz?

Will you listen to me for a few minutes?

Bir dakikalığına Tom'u yalnız bırak.

Leave Tom alone for a minute.

Bir dakikalığına dinler misin beni?

Will you listen to me for a minute?

Onu bir dakikalığına yalnız bırakın.

Leave her alone for a minute.

Bir dakikalığına kendimi muaf tuttum.

I excused myself for a minute.

Tom bir dakikalığına dışarı çıktı.

Tom stepped out for a minute.

Bir dakikalığına sizi görebilir miyim, lütfen?

- Could I see you a minute, please?
- Could I see you for a minute, please?

Birkaç dakikalığına kaleminizi ödünç alabilir miyim?

Can I borrow your pen for a few minutes?

Bir dakikalığına bir sorunumuz olduğunu düşündüm.

I thought for a minute we had a problem.

Tom bir dakikalığına Mary ile konuştu.

Tom talked to Mary for a minute.

Birkaç dakikalığına, tam bir sessizlik vardı.

For a few moments, there was complete silence.

Bu yüzden evde, günün sonunda 15 dakikalığına

So at home, we introduced talking time,

Seni sadece bir dakikalığına ödünç alabilir miyim?

Can I borrow you for just a minute?

Üstümü değiştireceğim. Lütfen bir dakikalığına başka tarafa bak.

I'm going to change clothes. Please look the other way for a minute.

Sizlerden biri 20 dakikalığına bisikletini ödünç verir mi?

Would one of you be willing to lend me your bicycle for twenty minutes or so?

Meşgul olduğunu biliyorum ama bir dakikalığına seninle konuşabilir miyim?

- I know you're busy, but can I talk to you for a minute?
- I know that you're busy, but can I talk to you for a minute?

- Ben gideli 45 dakika olmuştu.
- Kırk beş dakikalığına gitmiştim.

I was gone for 45 minutes.

- On dakikalık bir mola verelim.
- On dakikalığına bir mola verelim.

Let's have a ten-minute break.

Bir bilet almaya gideceğim.Bu yüzden lütfen bir dakikalığına çantalarıma bak.

I'm going to go buy a ticket, so please watch my bags for a minute.

- Siz çocuklarla bir dakika konuşabilir miyim?
- Arkadaşlar, sizinle bir dakikalığına konuşabilir miyim ?

Friends, can I talk with you for a minute?

Bir dakikalığına arabamın arkasında durup bana fren lambalarımın çalışıp çalışmadığını söyler misin?

Could you stand behind my car for a minute and tell me if my brake lights are working?