Translation of "Güneydeki" in English

0.003 sec.

Examples of using "Güneydeki" in a sentence and their english translations:

Okinawa, Japonya'nın en güneydeki adasıdır.

Okinawa is the southernmost island in Japan.

Porto Alegre, Brezilya'nın en güneydeki eyalet başkentidir.

Porto Alegre is the southernmost capital city of a Brazilian state.

Güneydeki ormanlık alanın derinlerinde saklı eski bir yol var.

There's an old road hidden deep in the southern woodlands,

Suchet'e güneydeki Fransız kuvvetlerinin komutasını verdi - çok az kişinin daha uygun olduğu

He entrusted Suchet with command of French forces in the south – an important, independent

Kuzey kutup bölgesindeki sıcaklıklar uzak güneydeki sıcaklıklardan 2 ila 3 kat daha hızlı artıyor.

Temperatures in the Arctic are rising 2 to 3 times faster than temperatures farther south.

Kral ayrıca ordusunun bir kısmını güneydeki Erdel üzerinden doğuya oradan da iktidarını yeniden tesis etmek için Eflak'a göndermek istedi.

The king also preferred to send a part of his army east through southern Transylvania