Translation of "Politikacı" in English

0.018 sec.

Examples of using "Politikacı" in a sentence and their english translations:

Şu politikacı Arizonalı.

That politician comes from Arizona.

Politikacı görevden alındı.

The politician was removed from office.

Benden politikacı olmaz.

- I am not cut out to be a politician.
- I'm not cut out to be a politician.

Tom bir politikacı.

Tom is a politician.

Politikacı değilim değilim.

I'm not a politician.

Politikacı sözünü tutmadı.

The politician did not keep his promise.

Politikacı rüşvet almaktan utanmıyordu.

The politician was not ashamed of having taken bribes.

Birçok politikacı sözünü tutamaz.

Many politicians fail to keep their promises.

Birçok politikacı sözlerini tutmuyor.

Many politicians don't keep their promises.

O sadece bir politikacı.

He's just a politician.

Birçok politikacı sözlerini tutmaz.

Many politicians fail to keep their word.

O enerjik bir politikacı.

He is an energetic politician.

Politikacı Kongreye reformlar önerdi.

The politician proposed reforms to Congress.

Ben bir politikacı değilim.

I'm not a politician.

Politikacı işçileri harekete geçirdi.

The politician stirred up the workers.

Bir politikacı gibi görünüyorsun.

You sound like a politician.

Bir politikacı olmak zor.

It's hard being a politician.

Bu politikacı hırs dolu.

That politician is full of ambition.

Bir politikacı daima unutur.

A politician always forgets.

Tom bir kariyer politikacı.

Tom is a career politician.

Politikacı insanlara hizmet etmelidir.

A politician should serve the people.

Sen bir politikacı olmalısın.

You should be a politician.

Birkaç politikacı hatalarını kabul ediyorlar.

Few politicians admit their mistakes.

Sözlerini tutmayan birçok politikacı var.

There are many politicians who don't keep their promises.

O iyi bir politikacı değildi.

- He was not a good politician.
- He wasn't a good politician.

Churchill çok tutucu bir politikacı.

Churchill is a very conservative politician.

O da sadece bir politikacı.

He's also just a politician.

Politikacı çarşamba günleri kabul ediyor.

The politician receives on Wednesdays.

O politikacı kesinlikle dürüst değil.

That politician is by no means honest.

"Dürüst politikacı" ifadesi bir çelişkidir.

The phrase 'honest politician' is an oxymoron.

Büyük politikacı 1963'te vefat etti.

The great politician passed away in 1963.

Onun büyük bir politikacı olması gerekiyor.

He is supposed to have been a great statesman.

Onun hırsı büyük bir politikacı olmaktır.

His ambition was to be a great politician.

Bu politikacı, tipik bir şampanya sosyalistidir.

This politician is a typical champagne socialist.

Politikacı olaydan sonra herkesin önünde görünmedi.

The politician didn't appear in public after the incident.

Politikacı bir yılan balığı gibi kaygan!

The politician is as slippery as an eel!

Rüşvet vermedikçe, o politikacı seninle görüşmez.

That politician won't meet you unless you grease his palm.

Neden bir politikacı için tezahürat yapıyorsun?

Why are you cheering for a politician?

Neden politikacı çoğunluğun görüşünün kökünü kazımaya çalışıyor?

Why is the politician trying to kill off the opinions of the majority?

İki politikacı ilk defa yüz yüze görüştü.

The two politicians met face to face for the first time.

O bir politikacı baskısına asla boyun eğmeyecektir.

He will never yield to the pressure of a politician.

Benjamin Franklin Amerikalı bir politikacı ve mucit.

Benjamin Franklin was an American politician and inventor.

Dürüst politikacı diye bir şey var mı?

Is there such a thing as an honest politician?

O bir politikacı değil, fakat bir avukat.

He is not a politician but a lawyer.

Onun büyük bir politikacı olma hırsı vardı.

He had the ambition to be a great politician.

Bu politikacı zamanının çoğunu bağış toplayarak harcıyor.

This politician spends most of his time raising funds.

O politikacı iç ve dış koşullarda deneyimlidir.

That politician is well versed in internal and external conditions.

- Politikacı istifasını ilan etti.
- Siyasetçi istifasını açıkladı.

The politician announced his resignation.

Bir politikacı her zaman aldığı paranın hesabını verebilmeli.

A politician must always be able to account for money he receives.

Politikacı öldüğünde, herkes oğulun babasının izinden gideceğini umuyordu.

When the politician died, everybody hoped the son would follow in his father's footsteps.

O büyük bir politikacı olma hırsını asla unutmadı.

- He never forgot his ambition to become a great statesman.
- He never forgot his ambition to become a great politician.

O önemli bir politikacı olma hırsını asla unutmadı.

He never forgot his ambition to become a leading politician.

Politikacı eşi olmayan bir kadını öperken kameraya yakalandı.

The politician was caught on camera kissing a woman who is not his wife.

Bu politikacı kamu fonlarından milyonlarca dolar çalmakla suçlandı.

This politician was accused of stealing millions of dollars in public funds.

Dürüst bir politikacı diye bir şey var mı?

Is there such thing as an honest politician?

- Politikacı kongreye değişiklikler yapılmasını önerdi.
- Siyasetçi kongreye reform yapılmasını önerdi.
- Siyasetçi kongreye reformlar önerdi.
- Politikacı kongreye değişiklikler önerdi.

The politician proposed reforms to Congress.

Politikacı güvenimizi kötüye kullandığı için özür dileme zahmetinde bulunmadı.

The politician did not bother to apologize for betraying our trust.

Benim ilk izlenimim onun anlayışlı bir politikacı olduğu yönünde.

My first impression was that he was a tactful politician.

Bu politikacı küresel ısınmayla mücadele için yeşil vergi önerdi.

This politician proposed a green tax to fight global warming.

Şu politikacı sadece yerel çiftlik ürünleri yediğini iddia etti.

That politician claimed that he only ate local farm products.

Bir politikacı olarak bir şirketten para almak kesinlikle yolsuzluktur.

- If as a politician accepting money from a corporation isn't corruption, what else is it?
- Taking money from a corporation as a politician is definitely corruption.

O sonunda bir politikacı olarak kendisi için bir isim yaptı.

He finally made a name for himself as a politician.

Politikacı bütün vergilerini ödediğini ve yasadışı hiçbir şey yapmadığını söyledi.

The politician said that he had paid all his taxes and done nothing illegal.

Politikacı ne peruk ne de takma diş taktığını iddia etti.

The politician claimed that he wore neither a wig nor false teeth.

Sözde acemi skandalı duyulduğundan beri o politikacı dünyada gözden düştü.

That politician has come down in the world since the so-called "Recruit scandal" was publicized.

Politikacı güvenimizi boşa çıkardığı için özür dileme zahmetine bile girmedi.

The politician did not bother to apologize for betraying our trust.

Politikacı siyahlar ve eşcinseller hakkındaki güncel Facebook gönderileri için özür diledi.

The politician apologized for his recent Facebook posts about gays and black people.

- Tom'u bir siyasetçi olarak kafamda canlandıramıyorum.
- Tom'u bir politikacı olarak hayal edemiyorum.

I can't quite picture Tom as a politician.

Eşiniz bir politikacı ise, öyleyse muhtemelen sizin adınız da zaman zaman gazetede görünecektir.

If your spouse is a politician, then likely your name will also appear in the newspaper from time to time.

Alman Die Welt gazetesi, Kanada Başbakanı Justin Trudeau'yu " yaşayan en seksi politikacı" olarak nitelendirdi.

The German newspaper Die Welt has called Canada's Prime Minister, Justin Trudeau, the "sexiest politician alive".

Avrupa şüphecisi partilerin daha önce olmadığı kadar güçlü olduğu bir zamanda, hiçbir politikacı geri gelip

At a time where euroskeptic parties are stronger than ever, no politician wants to come back