Translation of "Söylenildiği" in English

0.014 sec.

Examples of using "Söylenildiği" in a sentence and their english translations:

Sana söylenildiği gibi yapmalısın.

You must do as you are told to do.

Sana söylenildiği gibi yap.

- Do as you are told.
- Do as you're told.

Tom söylenildiği gibi yapar.

Tom does as he's told.

Tom söylenildiği gibi yaptı.

Tom did as he was told.

John söylenildiği gibi evde kaldı.

John stayed at home as he was told.

Keşke sana söylenildiği gibi yapsan.

I wish you would do as you're told.

Sadece sana söylenildiği gibi yapmalısın.

You just have to do as you're told.

Onu sana söylenildiği gibi yap.

Do it as you are told.

O, ona söylenildiği gibi yaptı.

He did it as he had been told.

Sana yapılması söylenildiği gibi yap.

Do as you're told to do.

Tom onu söylenildiği şekilde yaptı.

Tom did it the way he was told.

Tom bunu söylenildiği şekilde yaptı.

Tom did that the way he was told.

Neden sadece sana söylenildiği gibi yapmıyorsun?

Why don't you just do as you're told?

Sana söylenildiği gibi yaptığından emin ol.

Make sure you do as you're told.

Sadece sana söylenildiği gibi yapmak zorundasın.

You have only to do as you were told.

Bu, tarihi savaşın yer aldığı söylenildiği yer.

This is where the historic battle is said to have taken place.

Tom tam olarak kendine söylenildiği gibi yaptı.

Tom did exactly as he was told.

Kapa çeneni ve sana söylenildiği gibi yap.

Shut up and do as you're told.

Tom ve Mary onlara söylenildiği gibi yapar.

Tom and Mary do as they're told.

Bilimin amacı, çoğunlukla söylenildiği gibi, anlamak değil, öngörmektir.

The aim of science is, as has often been said, to foresee, not to understand.

Şikâyet etmeyi bırak ve sana söylenildiği gibi yap.

Stop complaining and do as you're told.

Sana söylenildiği gibi yap ve biz iyi geçineceğiz.

Do as you're told and we'll get along fine.

- Sanıldığı kadar iyi değil.
- Söylenildiği kadar iyi değil.

- It isn't all it's cracked up to be.
- It ain't all it's cracked up to be.

Öğrencilerin tam olarak onlara söylenildiği gibi yapması muhtemel değil.

Your students aren't likely to do exactly as they're told.

Bana yapmamam söylenildiği için bana söylenilen her şeyi sana söyleyemem.

I can't tell you everything I've been told because I've been told not to.

- Tom bunu kendine söylenildiği gibi yaptı.
- Tom bunu kendine söylendiği gibi yaptı.

Tom did that as he was told to.

- Sık sık söylenildiği gibi kendini yeni bir çevreye uydurmak zordur.
- Söylendiği gibi, yeni bir çevreye alışmak zordur.

As is often said, it is difficult to adjust yourself to a new environment.

Ölüm iki şeyden biridir.O ya ölümlülüktür, ve ölüler herhangi bir şeyin bilincinde değildir; ya da bize söylenildiği gibi, gerçekten bir değişikliktir: ruhun bu yerden ötekine göç etmesidir.

Death is one of two things. Either it is annihilation, and the dead have no consciousness of anything; or, as we are told, it is really a change: a migration of the soul from this place to another.