Translation of "Başkasının" in French

0.036 sec.

Examples of using "Başkasının" in a sentence and their french translations:

Başkasının lisanslı içeriğini izleyerek

était-elle plus rentable pour vous

Bir erkeğin, başkasının kalbini

Je connais un homme qui préférerait mourir

Başkasının işine burnunu sokma!

Ne mets pas ton nez dans les affaires des autres !

Böylece, başkasının beynine zarar vermenin

ou qu'ils soient exposés à des sports

Bunu başkasının hareketlerini taklit ederek

vous pouvez le transférer en imitant le mouvement d'une autre personne,

Her zaman bir başkasının aptalıyız.

On est toujours l'imbécile d'un autre.

Başkasının değil, senin biçimlendirdiğin bir hayatı.

Une vie définie par vous et personne d'autre ?

Peki, amacı başkasının beynine vurmak olan

Alors, devons-nous vraiment faire la promotion d'un sport

Bir başkasının yaşantısına saygı duymak için

et qu'il était prêt à faire n'importe quoi

Arkadaşım başkasının hipotezi ile bilime girilmez

mon ami ne peut pas entrer dans la science avec l'hypothèse de quelqu'un d'autre

Ne derler bilirsiniz, birinin çöpü başkasının hazinesidir.

Comme on dit, la poubelle des uns est le trésor des autres.

Hep başkasının parasıyla hep bir yatırımlar yapıyor

investir toujours dans l'argent de quelqu'un d'autre

Başkasının sürdüğü arabaya da Kemal Sunal güvenmiyordu ayrıca

Kemal Sunal ne faisait pas confiance à la voiture que conduisait quelqu'un d'autre.

Hiç kimse kendi ellerini ıslatmadan başkasının gözyaşlarını kurulayamaz.

Personne ne peut sécher les larmes d'autrui, sans se mouiller soi-même les mains.

Benimle bir başkasının zamanımız aynı değil diyor Albert Einstein

Une autre fois avec moi n'est pas la même, dit Albert Einstein

Bazen bir başkasının duygularına zarar vermemek için yalan söyleriz.

On ment parfois pour ne pas blesser l'autre.

- Başka birinin elbiselerini giymeyi sevmem.
- Başkasının elbiselerini giymeyi sevmem.

Je n'aime pas porter les vêtements de quelqu'un d'autre.

- Her şeyi devletten beklemeyin!
- Başkasının senin yerine düşünmesini bekleme!
- Başkalarının senin için düşünmesini bekleme.

- N'attends pas que les autres pensent pour toi !
- N'espérez pas que les autres pensent pour vous !

- Jiro, daha önce birinin önünde hiç ağlamadı, yüksek sesle ağlamaya başladı.
- Daha önce başkasının önünde hiç ağlamayan Jiro haykırmaya başladı.

Jiro, qui n'avait jusque-là jamais pleuré en public, se mit à fondre en larmes.