Translation of "Sokakta" in French

0.006 sec.

Examples of using "Sokakta" in a sentence and their french translations:

Sokakta oynama.

Ne joue pas dans la rue.

Sokakta karşılaştılar.

Ils se sont rencontrés dans la rue.

- Sokakta komşumuzla karşılaştık.
- Sokakta komşumuza rastladık.

Nous avons rencontré notre voisin dans la rue.

sokakta yaşamak isterdik sokakta oyun oynamak isterdik

nous aimerions vivre dans la rue

Sokakta kavga ediyorlardı.

Ils se bagarraient dans la rue.

Sokakta kimse yok.

Il n'y a personne dans la rue.

Sokakta, bayraklar uçuyor.

Dans la rue, les drapeaux flottent.

Ben sokakta işedim.

J'ai fait pipi dans la rue.

Onunla sokakta karşılaştım.

Je l'ai rencontrée dans la rue.

- Tom sokakta komşusuyla karşılaştı.
- Tom sokakta komşusuna rastladı.

Tom a rencontré sa voisine dans la rue.

...katiller sokakta kol geziyor.

des tueurs sont en liberté.

O bu sokakta yaşamaktadır.

Il vit dans cette rue.

Onlar sokakta kavga etti.

Ils se bagarraient dans la rue.

Sokakta yüzlerce araba vardı.

Il y avait des centaines de voitures dans la rue.

Ona sokakta şiddetle çarptım.

Je l'ai heurtée dans la rue.

Onlar arabayı sokakta bıraktı.

Ils ont laissé la voiture dans cette rue.

- Hangi sokakta?
- Hangi caddede?

Dans quelle rue ?

Ben sokakta kimseyi görmedim.

Nous ne pouvions voir personne dans la rue.

Dün sokakta Tom'la karşılaştım.

Hier j'ai rencontré par hasard Tom dans la rue.

Sokakta çok insan vardı.

Il y avait beaucoup de gens dans la rue.

- Arabam dar sokakta park edilir.
- Arabam ara sokakta park halinde.

Ma voiture est garée dans la ruelle.

Sen sokakta arkadaşınla top oynarken

vous jouez au ballon avec votre ami dans la rue

Kadınların tek başına sokakta dolaşması

Femmes marchant seules dans la rue

Çocukları, sokakta oynamamaları için uyardı.

Elle avertit les enfants de ne pas jouer dans la rue.

Evinizin önündeki sokakta park ettim.

- Je me suis garé sur la rue en face de votre maison.
- Je me suis garée sur la rue en face de votre maison.
- Je me suis garé sur la rue en face de ta maison.
- Je me suis garée sur la rue en face de ta maison.

Yasaya göre, sokakta dilenmek yasaktır.

Mendier dans la rue est interdit par la loi.

- Sokakta yürüyorlar.
- Onlar caddede yürüyorlar.

Ils marchent dans la rue.

Sokakta tek bir araba yok.

Il n'y a pas une seule voiture dans la rue.

Bir de şey; sokakta oyun oynayamaz

une chose; Impossible de jouer à des jeux dans la rue

Bizimde amacımız buydu sokakta çıkar anlatırdık

c'était notre objectif, nous l'expliquions dans la rue

Sokakta bir kadın dövülmekteyse şiddet görmekteyse

Si une femme est battue dans la rue, elle subit des violences

Yağmurdan sonra, sokakta su birikintileri vardı.

Après la pluie il y avait des flaques d'eau sur la route.

O, çocukları sokakta oynamaya karşı uyardı.

Il a averti l'enfant de ne pas jouer dans la rue.

Eğer sokakta kaybolursan, bir polise sor.

- Si tu te perds dans une rue, demande à un policier.
- Si vous vous perdez en rue, demandez à un agent de police !

Ben sokakta yatan bir sarhoş gördüm.

J'ai vu un ivrogne gisant dans la rue.

Dün, sokakta yürürken bir kaza gördüm.

- Hier, alors que je marchais dans la rue, j'ai été témoin d'un accident.
- Hier, alors que je marchais dans la rue, j'ai vu un accident.

Tom restoranın arkasındaki sokakta ölü bulundu.

Tom a été retrouvé mort dans la ruelle derrière le restaurant.

Böyle tuhaf bir kıyafetle sokakta yürüyemezsin.

Tu ne peux pas te promener dans la rue dans un tel accoutrement.

İnsanlar sokakta şarkı söyleyip dans ediyor.

Des gens chantent et dansent dans la rue.

Tom da bu sokakta mı oturuyor?

Tom habite aussi dans cette rue ?

O sokakta ip atlayan kız çocuklarını düşünün

imaginez les filles sauter à la corde dans cette rue

Ben sokakta her gün işlenen suçları görüyorum.

Je vois les crimes commis quotidiennement dans les rues.

Bu saatte sokakta kimsenin olmamasını garip buluyorum.

Je trouve étrange qu'il n'y ait personne dans la rue à cette heure-ci.

Massi sokakta iki tane altın kolye buldu.

Massi a trouvé deux colliers en or dans la rue.

İnternet üzerinden insanlara asılmak sokakta asılmaktan daha kolaydır.

C'est plus facile de draguer les gens sur internet que dans la rue.

Bence günün bu saatinde sokakta kimsenin olmaması garip.

Je trouve étrange qu'il n'y ait personne dans la rue à cette heure-ci.

- Sokakta bir cüzdan buldum.
- Caddede bir cüzdan buldum.

J'ai trouvé un porte-monnaie dans la rue.

Küçük bir çocuk sokakta yalnız bırakıldığı için kaza oldu.

L'accident a eu lieu, parce qu'un petit enfant avait été laissé seul sur la rue.

Ben sokakta onu geçtiğimde o kasıtlı olarak beni görmezden geldi.

Il m'a délibérément ignoré quand je l'ai croisé dans la rue.

Dünya'nın bütün sokaklarını, her sokakta bulanan evlerin fotoğraflarını tek tek çekti.

Il a pris des photos de toutes les rues du monde et des maisons de chaque rue.

- Geceleri bu sokakta hiçbir trafik yoktur.
- Bu caddede geceleri trafik açıktır.

Il n'y a aucune circulation dans cette rue la nuit.

Sokakta ya da parklarda içki içmek Birleşik Devletler'in çoğu yerinde yasa dışıdır.

La consommation d'alcool dans les rues ou les parcs est illégale dans la plus grande partie des Etats-Unis.

Cüzdanını sokakta kaybetti. İçinde hiç para yoktu, ancak bütün belgeleri onun içindeydi.

Il a perdu son portefeuille dans la rue. Il ne contenait pas d’argent, mais tous ses documents étaient à l’intérieur.

Bundan sonra sarayda, hükûmette, toplantılarda ve sokakta hiç kimse Türkçe dışında bir dil konuşmayacaktır.

Personne ne parlera ensuite d'autre langue que le turc au palais, au gouvernement, dans les réunions et dans la rue.