Translation of "Söylemeye" in Japanese

0.012 sec.

Examples of using "Söylemeye" in a sentence and their japanese translations:

Söylemeye gerek yok.

- そんなことは言わずもがなだ。
- それは言うまでもない。

Ne söylemeye çalışıyorsun?

何を言おうとしてるの?

Şarkı söylemeye başlayın.

歌い始めなさい。

Şarkı söylemeye başladı.

彼は歌い始めた。

Öyle söylemeye hakkın yok.

- 君にはそういう権利が無い。
- お前にそんなこと言う権利はないんだよ。

O yalan söylemeye çekinmez.

彼は平気でうそをつく。

Bir şarkı söylemeye geldi.

彼は歌を歌いながらやって来た。

O, şarkı söylemeye başladı.

彼は歌い始めた。

Ne söylemeye çalıştığını anlayamıyorum.

- 彼が言わんとすることは僕には理解できない。
- 彼が何を言いたいのか私には分かりません。

Ona gerçeği söylemeye isteksizim.

彼女に真実を伝える気がしない。

Şarkı söylemeye devam et.

歌い続けて。

Ne söylemeye çalıştığını anlamıyorum.

- 君の言うことの意味が分からない。
- 君が言わんとする事は僕には理解できない。

O şarkı söylemeye başladı.

彼は歌い始めた。

Şarkı söylemeye devam ettim.

僕は歌い続けた。

Bunu söylemeye hakkın yok.

お前にそれを言う権利はない。

Ne söylemeye çalıştığını anlıyorum.

君の言わんとすることはわかる。

Şarkı söylemeye devam etmeliydin.

ずっと歌い続けるべきだったのに。

Eric şarkı söylemeye başladı.

エリックは歌い始めた。

Söylemeye çalıştığım bu değil.

- 私が言おうとしていることは、そういう事じゃないの。
- 私が言いたいことは、それじゃないの。

Bunu söylemeye nasıl cesaret edersin!

よく、そんな口がきけるな!

Delikanlı iken şarkı söylemeye başladım.

まだ幼い時に歌を始めました。

Ben şarkı söylemeye devam ettim.

僕は歌い続けた。

O şarkı söylemeye devam etti.

彼は歌いつづけた。

O, yalanlar söylemeye devam etti.

彼は嘘をつき続けた。

Söylemeye garip, öğretmen beni azarlamadı.

不思議な話だが、先生は叱らなかった。

Yalnızca üzgün olduğumu söylemeye geldim.

ただ謝りに来た。

Ne söylemeye çalıştığımı anlamanı istiyorum.

私が言わんとしている事、わかって欲しいな。

Ben yalan söylemeye mecbur kaldım.

私はやむなく嘘をついた。

Onun ne söylemeye çalıştığını anlıyorum.

私は彼が言おうとしていることが分かる。

Yazarın ne söylemeye çalıştığını anlamadım.

私はその作家の言った事を理解できなかった。

Yazarın ne söylemeye çalıştığını anlayamıyorum.

- 私はその作家が言おうとしていることが理解出来ない。
- 私にはその作家が言わんとしていることが理解できない。

Söylemeye gerek yok, ödülü kazanamadı.

言うまでもないことだが、彼は賞を取れなかった。

O onu söylemeye cüret etti.

彼は図々しくもそう言った。

Aniden annem şarkı söylemeye başladı.

- お母さんが突然歌い始めた。
- 突然、母は歌い始めた。

Bunu İngilizce olarak söylemeye çalışacağım.

英語で言ってみるね。

O eski şarkılar söylemeye düşkündür.

彼女は昔の歌を歌うのが好きだ。

Her zaman gerçeği söylemeye çalışıyorum.

私はいつでも真実を言うように心がけている。

Aniden, annem şarkı söylemeye başladı.

- お母さんが突然歌い始めた。
- 突然、母は歌い始めた。

Onun ne söylemeye çalıştığını anlayabiliyor musun?

彼が何を言おうとしているか理解できますか。

Zamanın para olduğunu söylemeye gerek yok.

時は金なりとは言うまでもない。

Mutluluğu satın alamayacağını söylemeye gerek yok.

幸福は金で買えないのは言うまでも無い。

Tom'a onu sevdiğimi söylemeye karar verdim.

トムに好きだと伝えることにしたわ。

Onu sevdiğimi Mary'ye söylemeye karar verdim.

好きだよってメアリーに伝えることにしたよ。

Ona onu sevdiğimi söylemeye karar verdim.

私は自分の愛を彼女に告げる事に決めた。

Ken o şarkıyı söylemeye devam etti.

ケンはその歌を歌い続けた。

Tom Mary'nin ne söylemeye çalıştığını anlamıyor.

トムはメアリーが何を言いたいのか分からない。

Söylemeye gerek yok, eğer yorgunsan, dinlenmelisin.

疲れているならば、休みをとるべきなのは、言うまでもないことだ。

O bir şey söylemeye cesaret edemedi.

彼には何も言う勇気がなかった。

Ama yine de şarkı söylemeye devam ettim.

それでも歌い続けました

Söylemeye çalıştığım şey iki tür zihniyet vardır.

私が表現しようとしているのは 二つの異なる人生に対する心構えです

Paranın mutluluğu satın alamayacağını söylemeye gerek yok.

金で幸福が買えないということは言うまでもない。

Evcil hayvanlara izin verilmediğini söylemeye gerek yok.

ペットが禁止されているのは言うまでもない。

Tom, Bayan White'a gerçeği söylemeye cesaret edemedi.

トムはホワイト先生に真実をあえて言わない。

Çalışkanlığın başarının anahtarı olduğunu söylemeye gerek yok.

たゆまぬ努力が成功の鍵であることは言うまでもない。

Hepimiz halkın önünde bir şarkı söylemeye utandık.

私達は皆人前で歌うので困っていた。

Hiç söylemeye gerek yok, erken kalkmak önemlidir.

言うまでもなく、早起きは大切です。

Söylemeye gerek yok, sağlık zenginlikten daha önemlidir.

言うまでもなく、健康は富にまさる。

İnsanlar ayağa kalktı ve şarkı söylemeye başladı.

- その人たちは立ち上がって、歌いはじめました。
- 人々は立ち上がり、歌い始めた。

Bu iyi haberi aileme söylemeye can atıyorum.

このうれしい知らせを家族に知らせたくてたまらない。

Söylemeye gerek yok, o asla tekrar gelmedi.

言うまでもないが、彼は二度と来なかった。

- Onun iyi bir piyanist olduğunu söylemeye gerek yok
- O'nun mükemmel bir piyanist olduğunu söylemeye gerek yok.

彼女がすばらしいピアニストであることは言うまでもない。

Söylemeye gerek yok, gayret mutluluğa götüren bir anahtardır.

- 言うまでもなく、不断の努力は幸せのための鍵である。
- 勤勉が幸福への秘けつであることは言うまでもない。

Böyle bir şeyi ona söylemeye nasıl cesaret edersin.

よくも彼女にそんなことがいえるものだ。

Dostluğun işten daha önemli olduğunu söylemeye gerek yok.

友情が仕事より大切なのは言うまでもない。

- Söylemeye gerek yok, o haklıdır.
- Elbette, o haklıdır.

言うまでもなく彼が正しい。

Söylemeye gerek yok, temel insan haklarına saygı gösterilmelidir.

論じるまでもなく基本的人権は尊重されなければならない。

Onun ne söylemeye çalıştığını anlamak bir süremi aldı.

彼女の言おうとしていることがわかるのに少し時間がかかった。

Paranın sana mutluluk satın alamayacağını söylemeye gerek yok.

幸福は金で買えないのは言うまでも無い。

Sağlığın servetten daha önemli olduğunu söylemeye gerek yok.

- 健康は富に勝ることは言うまでもない。
- 健康のほうが富より大事なことは言うまでもない。
- 健康が富より大切であるのは言うまでもない。

O her zaman bize bir şey söylemeye çalışıyor.

彼はいつも私たちに何か言いたそうにしています。

Açlığın en iyi sos olduğunu söylemeye gerek yok.

お腹がすいていると何でもおいしいんだよ。

Dürüstlüğün en iyi politika olduğunu söylemeye gerek yok.

- 正直は最良の策である事は言うまでもない。
- 正直が最良の策であるという事は言うまでもない。
- 正直が最良の策だという事は言うまでも無い。
- 正直が最善の方策であるのは言うまでもない。
- 正直が最上の策であることは言うまでもない。
- いうまでもなく、正直は最良の策である。

Başarının anahtarının dürüstlük olduğunu söylemeye gerek bile yoktur.

正直が成功のかぎであることは、いうまでもない。

Eğer yemek istediğin bir şey varsa bana söylemeye çekinme.

召し上がりたいものがあったら、遠慮なく言ってください。

Develerin Orta Doğuda çok yararlı olduğunu söylemeye gerek yok.

ラクダが中東では大変有用であることは言うまでもない。

Ölen adam bir şey söylemeye gayret etti ama söyleyemedi.

その瀕死の男は何か言おうと努力したが、言えなかった。

O kendini kaybetti ve bana kötü sözler söylemeye başladı.

彼はかんしゃくをおこして私をののしり始めた。

Karaoke'ye gittiğimizde, Tom bütün gece şarkı söylemeye devam etti.

私達がカラオケに行った時、トムは一晩中歌いつづけた。

Hiçbir şeyin sağlıktan daha önemli olmadığını söylemeye gerek yok.

健康ほど大事なものはないというのは言うまでもない。

Söylemeye gerek yok, her zamanki gibi okula geç kaldı.

言うまでもないが、彼はいつものように学校を遅刻した。

Tom ne kadar meşgul olduğunu herkese söylemeye devam ediyor.

トムさんはいつもみんなに彼がどれだけ忙しいか言っています。

Size ne kadar büyük bir esin kaynağı olduğunuzu söylemeye başlıyorlar.

あなたから たくさんの感動を もらったと語り出すのです

- Onlar gerçeği söylemesi için onu zorladı.
- Onu gerçeği söylemeye zorladılar.

彼らは彼に真実を話させた。

Onun iş için en iyi kişi olduğunu söylemeye gerek yok.

彼がその仕事に適しているということは言うまでもない。

- Onun ne demek istediğini anlayamıyorum.
- Onun ne söylemeye çalıştığını anlayamıyorum.

- 彼が言おうとすることは私にはわからない。
- 彼が何を言いたいのか私には分かりません。

Hiç söylemeye gerek yok, her zaman olduğu gibi Judy geç geldi.

言うまでもないことだが、ジュディはいつものように遅れてきた。

Hiç söylemeye gerek yok, her zaman olduğu gibi okula geç kaldı.

言うまでもないが、彼はいつものように学校を遅刻した。

- Bir şeye ihtiyacınız olursa bana söylemeye çekinmeyin.
- Bir şeye ihtiyacın olursa bana söylemekten çekinme.

何か必要なものがあったら、遠慮なく言ってください。

- Sigara içmenin sağlık için zararlı olduğu apaçık.
- Sigara içmenin sağlık için zararlı olduğunu söylemeye gerek yok.

たばこは健康に悪いことは言うまでもない。