Translation of "Fadıl'ın" in Portuguese

0.004 sec.

Examples of using "Fadıl'ın" in a sentence and their portuguese translations:

- Fadıl'ın amacı oydu.
- O, Fadıl'ın amacıydı.

Esse era o objetivo de Fadil.

- Fadıl'ın cesedi parçalanmıştı.
- Fadıl'ın cesedi parçalar halindeydi.

O corpo de Fadil estava em pedaços.

Fadıl'ın babası alkolikti.

O pai do Fadil era alcoólatra.

Fadıl'ın kayınpederi öldü.

O sogro de Fadil morreu.

- Fadıl'ın tepkisi araştırmacıları şaşırttı.
- Fadıl'ın tepkisi dedektifleri şaşırttı.

A reação de Fadil intrigou os investigadores.

Fadıl'ın cüzdanı hâlâ cebindeydi.

A carteira de fadil ainda estava dentro de seu bolso.

Polis, Fadıl'ın evini aradı.

A polícia revistou a casa de Fadil.

Leyla, Fadıl'ın evinden kaçtı.

Layla fugiu da casa de Fadil.

Fadıl'ın bisikleti onun neşesiydi.

A bicicleta de Fadil era sua alegria.

Fadıl'ın başka planları var.

Fadil tem outros planos.

Fadıl'ın kafatası hiç bulunmadı.

O crânio de Fadil nunca foi encontrado.

Fadıl'ın şiddeti ölümcül değildi.

A violência de Fadil nunca foi fatal.

Fadıl'ın ölümü çözülmemiş kaldı.

A morte de Fadil permaneceu sem solução.

Fadıl'ın şöhreti yok oldu.

A reputação de Fadil estava arruinada.

Fadıl'ın büyük bir göbeği yoktu.

Fadil não tinha uma barriga grande.

Fadıl'ın ikiyüzlü yaşamı ortaya çıktı.

A vida dupla de Fadil apareceu.

Fadıl'ın gelecek rüyası yeni başlıyordu.

- O sonho de Fadil sobre o futuro estava a começar.
- O sonho de Fadil sobre o futuro estava apenas a começar.
- Os sonhos de Fadil sobre o futuro estavam apenas a começar.

Bu, Fadıl'ın en kötü kabusu.

Este é o pior pesadelo de Fadil.

Polis, Fadıl'ın arkadaşlarını sorgulamaya başladı.

A polícia começou a interrogar os amigos de Fadil.

Fadıl'ın sadece bir bacağı vardı.

Fadil só tinha uma perna.

Leyla tamamen Fadıl'ın kontrolü altındaydı.

Layla estava completamente sob o domínio de Fadil.

Polis, Fadıl'ın cesedini mezardan çıkardı.

A polícia exumou o corpo de Fadil.

Leyla, Fadıl'ın özel ilgisini çekti.

Layla recebia atenção especial de Fadil.

Araştırmacılar Fadıl'ın geçmişi üzerine odaklandılar.

Os investigadores concentraram-se no passado de Fadil.

Fadıl'ın Leyla'yla evlenme niyeti yok.

Fadil não tem nenhuma intenção de se casar com Layla.

Fadıl'ın intikam almaya hakkı vardı.

Fadil tinha o direito de se vingar.

Fadıl'ın bana bunu yaptığına inanamıyorum.

Não acredito que Fadil fez isso comigo.

Fadıl'ın hala hayatta olması bir mucizeydi.

- Foi um milagre Fadil estar vivo ainda.
- Era um milagre que Fadil ainda estivesse vivo.

Polis, Fadıl'ın minibüsünü aramaya devam etti.

- A polícia continuou a revistar a van de Fadil.
- A polícia continuou a procurar pela carrinha do Fadil.

Fadıl'ın evi Leyla'nın ikinci evi oldu.

A casa de Fadil tornou-se o segundo lar de Layla.

Fadıl'ın ne zaman evde olması gerekiyor?

A que horas Fadil deve estar em casa?

Fadıl'ın Müslüman bir kız arkadaşı vardı.

Fadil tinha uma namorada muçulmana.

Fadıl'ın haberi hastane personelini harap etti.

A notícia da morte de Fadil deixou a equipe do hospital arrasada.

Fadıl'ın ölümü gülünç bir konu değildi.

A morte de Fadil foi assunto muito sério.

Fadıl'ın bütün tavrı değişmiş gibi görünüyordu.

O comportamento de Fadil parecia estar mudando por completo.

Fadıl'ın annesi onun gibi şeyleri sever.

A mãe de Fadil adora coisas assim.

Fadıl'ın daha büyük bir endişesi vardı.

Fadil tinha uma preocupação maior.

Fadıl'ın çocuklarının bir anneye ihtiyacı vardı.

Os filhos de Fadil precisavam de uma mãe.

Fadıl'ın evi sadece beş dakika uzaktaydı.

A casa de Fadil ficava a apenas cinco minutos de distância.

Fadıl'ın aklında tek şey var: intikam.

Fadil tem uma coisa em sua mente: vingança.

Fadıl'ın biraz Arapça öğrenmeye çalışması gerekir.

Fadil deveria tentar aprender um pouco de árabe.

Fadıl'ın ölümü topluluk için büyük bir darbeydi.

A morte de Fadil foi uma grande desgraça na comunidade.

Leyla, Fadıl'ın ilk karısının anısını silmek istedi.

- Layla queria obliterar a memória da primeira esposa de Fadil.
- Layla queria apagar a memória da primeira mulher de Fadil.

Fadıl'ın bir planı vardı ve çok sabırlıydı.

Fadil tinha um plano e era muito paciente.

Fadıl'ın Leyla'yla olan ilişkisi uzun süre gizli kalmayacak.

O caso de Fadil com Layla não permanecerá secreto por muito tempo.

Fadıl'ın ihanetinin bir kadın eşi deli etmesi gerekir.

A traição de Fadil era capaz de deixar uma esposa louca.

Kapalı kapılar ardında Fadıl'ın gerçek doğası ortaya çıkıyor.

Atrás de portas fechadas, a verdadeira natureza de Fadil é revelada.

Fadıl'ın davranışı daha kontrollü ve dengesiz hale geliyordu.

O comportamento de Fadil estava se tornando mais arrogante e instável.

Fadıl'ın hayatında eksik bir şey vardı: bir eş.

Fadil tinha algo faltando em sua vida: uma esposa.

Birkaç aylık flörtten sonra Fadıl'ın gerçek niyeti ortaya çıktı.

Depois de alguns meses de namoro, o verdadeiro caráter de Fadil se revelou.