1. Home
  2. Translation in context
  3. Turkish-Portuguese
  4. Numarasını

Translation of "Numarasını" in Portuguese

0.008 sec.

Examples of using "Numarasını" in a sentence and their portuguese translations:

Pasaport numarasını yazmamışsınız.

O senhor não pôs o número do passaporte.

Tom'un numarasını bilmiyorum.

- Eu não sei o número de Tom.
- Não sei o número de Tom.

Tom'un numarasını yazdın mı?

Você anotou o número de Tom?

Onun numarasını ezberledin mi?

Você memorizou o número dele?

Tom'un telefon numarasını bilmiyorum.

Eu não sei o número de telefone de Tom.

Onun telefon numarasını bilmiyorum.

- Eu não sei o telefone dela.
- Não sei o telefone dela.

Telefon numarasını aldın mı?

- Você pegou o telefone dela?
- Vocês pegaram o telefone dela?

Telefon numarasını not aldım.

Anotei o número do telefone.

Ben onun telefon numarasını unuttum.

Eu esqueci o número de telefone dele.

Tom Mary'nin telefon numarasını bilmiyor.

Tom não sabe o número de telefone da Maria.

Tom'un telefon numarasını biliyor musun?

Você sabe o número de telefone do Tom?

Onun telefon numarasını hatırlıyor musun?

Você se lembra do número de telefone dele?

Tom Mary'nin telefon numarasını biliyor.

Tom sabe o número de telefone de Maria.

Onun telefon numarasını hatırladın mı?

Você se lembra do número de telefone dele?

Onun telefon numarasını bloknota yazdım.

Eu escrevi o número de telefone no bloco de notas.

Tom bana telefon numarasını verdi.

Tom me deu o número de telefone dele.

Tom Mary'nin telefon numarasını yazdı.

Tom anotou o número de telefone de Mary.

Şarj cihazının model numarasını ezberledim.

Eu memorizei o número do modelo do carregador.

Tom benden Mary'nin numarasını istedi.

O Tom me pediu o número da Mary.

Ben onun telefon numarasını yazdım.

Eu anotei o telefone dele.

Tom Mary'nin telefon numarasını unuttu.

Tom esqueceu o número de telefone de Maria.

Tom'un daire numarasını biliyor musun?

Você sabe o número do apartamento do Tom?

Aşağıda verilen boşluğa seri numarasını kaydet.

Anote o número de série no espaço fornecido abaixo.

Adresi ve ev telefon numarasını yaz.

Escreva o endereço e o número do telefone de casa.

Tom Mary'nin telefon numarasını bilmek istiyordu.

Tom queria saber o telefone da Mary.

Tom Mary'ye John'un telefon numarasını verdi.

Tom deu para a Mary o número de telefone do John.

Tom kendi telefon numarasını hatırlayamadığını söyledi.

Tom disse que não conseguia se lembrar de seu próprio número.

Ona adını ve telefon numarasını verdi.

Ela lhe deu seu nome e seu número de telefone.

Tom'un Mary'nin telefon numarasını bildiğini sanmıyorum.

- Eu não acho que o Tom saiba o número de telefone da Mary.
- Não acho que o Tom saiba o número de telefone da Mary.

Bana Mary'nin telefon numarasını veren Tom'dur.

Foi o Tom quem me deu o telefone da Mary.

- Bir kağıt parçasına onun telefon numarasını not aldım.
- Onun telefon numarasını bir kâğıt parçasına yazdım.

Eu anotei o número de telefone dele num pedaço de papel.

Unutmamak için onun telefon numarasını not ettim.

Escrevi o número de telefone dele no papel para não me esquecer.

Bana Tom'un telefon numarasını ver ve onu arayacağım.

- Me dê o número do telefone de Tom e ligarei para ele.
- Dê-me o número do telefone de Tom e ligarei para ele.

Burada Tom'un telefon numarasını bilen biri var mı?

Alguém aqui sabe o número de telefone de Tom?

Onun numarasını istemek için cesaretim olup olmadığını bilmiyorum.

- Não sei se tenho coragem de pedir o telefone dela.
- Eu não sei se tenho coragem de pedir o telefone dela.

- Maria onun ne adını ne de telefon numarasını biliyordu.
- Maria ne onun adını ne de telefon numarasını biliyordu.

Maria não sabia nem seu nome, nem o número de seu telefone.

Onunla bağlantı kurmak istiyorum. Onun telefon numarasını biliyor musun?

Eu quero contatá-lo. Você tem o número de telefone dele?

Tom Meryem'den telefon numarasını istedi, fakat o vermeyi reddetti.

Tom queria o telefone de Mary; porém, ela se recusou a dar-lhe.

Telefon numarasını Mary'ye söylemem için Tom bana söz verdirdi.

Tom me fez uma promessa de não falar para Mary o número de telefone dele.

Tom, Mary'ye John'un yeni telefon numarasını bilip bilmediğini sordu.

Tom perguntou a Mary se ela sabia o novo telefone do John.

Tom Mary'ye profiline telefon numarasını dahil etmemesi gerektiğini söyledi.

O Tom falou para a Mary que ele não deveria incluir o número de telefone no perfil dela.

Ben en yakın American Express ofisinin telefon numarasını öğrenmek istiyorum.

Eu gostaria de saber o número de telefone do escritório da American Express mais próximo.

Tom'un Mary'nin telefon numarasını bildiğine dair bir ihtimal olduğunu düşünüyor musun?

Você acha que há alguma possibilidade de Tom saber o número de telefone de Maria?

Toplantı numarasını bilen bir kişi derse katılıp pornografik içerik veya virüs yazabiliyormuş

Uma pessoa que conhece o número da reunião pode participar da lição e escrever conteúdo pornográfico ou vírus