Translation of "Kendisine" in Russian

0.008 sec.

Examples of using "Kendisine" in a sentence and their russian translations:

O kendisine kızgındı.

- Она злилась на себя.
- Она была зла на себя.

Kendisine gülünmesinden korkuyordu.

Она боялась, что над ней будут смеяться.

Bir bebek kendisine bakamaz.

Ребёнок неспособен заботиться о себе.

Tom kendisine biraz süt döktü.

Том налил себе немного молока.

Tom benim kendisine dokunmamı istemedi.

Том не хотел, чтобы я к нему прикасался.

Tom kendisine karşı gelinmesinden hoşlanmaz.

Том не любит, когда ему возражают.

Hiç kimse kendisine gülünmesinden hoşlanmaz.

Никто не любит, когда над ним смеются.

Tom'a kendisine yardım etmeyeceğimi söyledim.

Я сказал Тому, что не буду ему помогать.

Tom kendisine biraz su koydu.

Том налил себе воды.

Tom kendisine karşı çok serttir.

Том очень строг к себе.

Her şeyi kendisine saklamak istiyor.

Она хочет всё оставить себе.

Kendisine bir ev inşa etti.

Он построил себе дом.

Tom kendisine bakacak kadar büyüktür.

Том достаточно взрослый, чтобы о себе позаботиться.

Tom kendisine döktüğüm şarabı içmedi.

Том не выпил вино, которое я ему налил.

Tom kendisine bir saat aldı.

Том купил себе часы.

- Biliyorum, Tom kendisine yardım etmemizi istiyor.
- Tom'un kendisine yardım etmemizi istediğini biliyorum.

Я знаю, что Том хочет, чтобы мы ему помогли.

kendisine ait bir görüntüye ise rastlayamadık

мы не смогли найти его изображение

Tom, Mary'nin kendisine doğru geldiğini gördü.

Том видел, как Мэри приближалась к нему.

Tom Mary'nin kendisine yakın oturmamasını istedi.

Том попросил Мэри не садиться рядом с ним.

Tom'un özel hayatı onun kendisine aittir.

Личная жизнь Тома принадлежит только ему.

Tom kendisine bir fincan kahve koydu.

Том налил себе чашку кофе.

Tom Mary'nin kendisine baktığını fark etti.

Том заметил, что Мэри на него смотрит.

Tom Mary'nin kendisine yardım ettiğini söyledi.

- Том сказал, что Мэри помогает ему.
- Том сказал, что Мэри ему помогает.

Tom, Meryem'in kendisine yardım etmesini umuyordu.

Том ожидал, что Мэри ему поможет.

Dinsizleri yargılamayın. Onları Tanrının kendisine bırakın.

Не суди нечестивых, оставь это Господу.

Tom kendisine yeni bir takım aldı.

Том купил себе новый костюм.

Onun kendisine bir şarkı söylemesini istedi.

Она хотела, чтобы он спел ей песню.

Daha sonra kendisine Zaragoza Kuşatması'nın komutası verildi.

Затем ему было поручено командовать осадой Сарагосы.

Kendisine bir bisiklet alması için babasına yalvardı.

Он попросил отца купить велосипед.

Tom sadece kendisine yap denilen şeyi yapar.

Том просто делает, что ему сказано.

Tom, Mary'nin kendisine dikkatle baktığını fark etti.

Том заметил, что Мэри его рассматривает.

Tom kendisine aptal dediği için Mary'ye kızgın.

Том злится на Мэри за то, что она назвала его тупым.

Birdenbire, Jack kendisine ne olduğunu fark etti.

Джек внезапно осознал, что с ним произошло.

Tom, Mary'nin kendisine baktığını fark etmedi bile.

Том даже не заметил, что Мэри на него смотрит.

Tom kendisine adaletsiz şekilde davranılmasından şikâyet etti.

Том пожаловался, что с ним обошлись несправедливо.

Tom kendisine uzun bir bardak süt koydu.

Том налил себе большой стакан молока.

Tom kendisine bir fincan daha kahve koydu.

Том налил себе ещё чашку кофе.

Meryem Tom'un kendisine ağız spreyi almasından gücendi.

Мэри обиделась, когда Том купил ей освежитель дыхания.

Tom o aynı soruyu kendisine sorduğunu söyledi.

Том сказал, что задаётся тем же вопросом.

Tom Mary'nin kendisine bir iyilik yapmasını istedi.

Том попросил Мэри об одолжении.

Tom Mary'den kendisine bir sandviç hazırlamasını istedi.

Том попросил Мэри сделать ему сэндвич.

Tom Mary'nin kendisine bir şey verdiğini söyledi.

Том сказал, что Мэри ему кое-что дала.

Tom kendisine ikram edilen yemeği geri çevirdi.

- Том отказался от предложенной ему еды.
- Том отказался от еды, которую ему предложили.

Kendisine kalan mirası bir káse mercimeğe sattı.

Он продал свое наследство за миску чечевицы.

Küçük çocuk babası tarafından kendisine verilen parayı kaybetti.

Маленький мальчик потерял деньги, которые ему дал отец.

Başkaları hakkında kötü konuşmamayı kendisine prensip olarak benimsemektedir.

Он взял за правило никогда не говорить дурно о других.

Tom Mary'nin kendisine verdiği kağıt parçasını açmaya başladı.

Том начал разворачивать клочок бумаги, который Мэри ему протянула.

Tom'un en büyük oğlu, tam anlamıyla kendisine benziyor.

Старший сын Тома похож на него как две капли воды.

Tom, Mary'ye kendisine daha iyi bakmasını tavsiye etti.

Том посоветовал Мэри получше о себе заботиться.

Kendisine yardım ettiği için Tom Mary'ye teşekkür etti.

Том поблагодарил Мэри за то, что она ему помогла.

Tom kendisine hakaret eden bir adamı vurup öldürdü.

Том застрелил оскорбившего его мужчину.

Tom, Mary'den kendisine borçlu olduğu parayı vermesini istedi.

Том потребовал, чтобы Мэри отдала ему деньги, которые была должна.

Tom Mary'nin sorunu çözmesi için kendisine yardım etmesini istedi.

Том хотел, чтобы Мэри помогла ему решить задачу.

Tom, anne babasından kendisine bir midilli atı satın almalarını istiyor.

Том хочет, чтобы родители купили ему пони.

Tom küvetten çıkıp, Meryem'in kendisine vermiş olduğu yeni havluyla kurulandı.

Том вылез из ванной и вытерся новым полотенцем, которое подарила ему Мэри.

Onun kendisine yeni bir araba satın almak için parası yok.

У неё нет денег, чтобы купить себе новую машину.

Kendisine yeni bir araba satın alması için onu ikna edemedi.

Она не смогла уговорить его купить ей новую машину.

Napolyon, Berthier'in 1815'te kendisine tekrar katılmasını beklemişti ve yokluğundan çok korkuyordu, "

Наполеон ожидал, что Бертье воссоединится с ним в 1815 году, и язвительно его отсутствие: «Меня

Ve kendisine bir tane yatırımcı bulup hemen bu istediği oteli satın alıyor

и находит одного инвестора и сразу покупает этот отель

Daha sonra ki bütün işlerinde de kendisine hep bir tane yatırımcı buluyor

он всегда находит себя инвестором во всем своем бизнесе.

Tom, Mary ona kendisine düşkün olduğunu, ancak onu sevmediğini söylediğinde çok kötü hissetti.

Том чувствовал себя ужасно, когда Мэри сказала ему, что он ей очень симпатичен, но она его не любит.

Bob topladığı pulların neredeyse tümünü Tina'ya verdi ve kendisine sadece birkaç tane ayırdı.

Боб отдал Тине почти все марки, которые собрал, оставив себе лишь несколько.

- Karısı vefat edince kendisine düzinelerce taziye kartı geldi.
- O, karısı öldüğünde onlarca taziye kartı aldı.

Когда его супруга умерла, ему пришло с дюжину писем с соболезнованиями.

Adem yüz otuz yaşındayken kendi suretinde, kendisine benzer bir oğlu oldu. Ona Şit adını verdi.

Адам жил сто тридцать лет и родил сына по подобию своему, по образу своему, и нарек ему имя: Сиф.

- Tom çelişkili olmaya katlanamaz.
- Tom kendisine karşı gelinmesine tahammül edemiyor.
- Tom'un kendisiyle ters düşülmesine tahammülü yok.

Том не выносит, когда ему противоречат.

Fısıh Bayramı'ndan önceydi. İsa, bu dünyadan ayrılıp Baba'ya gideceği saatin geldiğini biliyordu. Dünyada kendisine ait olanları hep sevmişti; sonuna kadar da sevdi.

Перед праздником Пасхи Исус, зная, что пришёл час Его перейти от мира сего к Отцу, явил делом, что, возлюбив Своих сущих в мире, до конца возлюбил их.