Translation of "ülkeye" in Spanish

0.014 sec.

Examples of using "ülkeye" in a sentence and their spanish translations:

Birçok ülkeye gittim.

Fui a muchos países.

48 ülkeye yolculuk ettik.

Viajamos por 48 países.

Yıllarca girememişti bu ülkeye

no pudo entrar a este país por años

Savaş ülkeye yıkım getirdi.

La guerra trajo la ruina al país.

Bu hangi ülkeye yakın?

¿De qué país está cerca?

Zaten çoğu ülkeye yayıldı.

Ya se ha extendido a la mayoría de los países.

Sosyal gelenekler ülkeden ülkeye değişir.

Las costumbres sociales varían de país en país.

Onun etkisi tüm ülkeye yayılır.

Su influencia se extiende por todo el país.

Yeme alışkanlıkları ülkeden ülkeye değişir.

Los hábitos en la mesa difieren de país en país.

Başka bir ülkeye gitmek istiyorum.

Quiero ir a otro país.

Doğduğum ülkeye ne yaptığını anlamamdan önce.

antes de entender lo que este le hacía al país de mi nacimiento.

Bu ülkeye müzik eğitimi amacıyla geldim.

Vine a este país para estudiar música.

Sofra adabı ülkeden ülkeye farklılık gösterir.

Los hábitos en la mesa difieren de país en país.

- Atalarımız bu ülkeye 150 yıl önce geldi.
- Atalarımız 150 yıl önce bu ülkeye geldiler.

Nuestros ancestros llegaron a este país hace 150 años.

ülkeden ülkeye farklılık gösteren, renklerin çağrıştırdıkları anlamlardan.

que pueden variar de un país a otro y de una cultura a otra.

O ülkeye gittiğiniz halde halen dili konuşamıyorsanız,

Si vas al país y todavía no hablas el idioma,

O ülkeye girmek için vize almam gerekiyor.

Necesito un visado para entrar en ese país.

Şimdiye kadar ondan fazla yabancı ülkeye gittim.

He visitado más de diez países extranjeros hasta ahora.

Atalarımız 150 yıl önce bu ülkeye geldi.

Nuestros ancestros llegaron a este país hace 150 años.

Her zaman başka bir ülkeye gitmek istemişimdir.

Siempre quise ir a otro país.

O zamandan beri herhangi bir ülkeye seyahat etmedim

Desde entonces, no he viajado a ningún otro país,

Radyo bu ülkeye kısa bir süre önce geldi.

La radio llegó al país hace poco tiempo.

Demokratik fikirlerin o ülkeye tanıtılması yavaş bir süreç olacak.

Introducir ideas democráticas en aquel país será un proceso lento.

Geniş bant hızında ve kalitesinde ülkeden ülkeye büyük farklılıklar vardır.

Hay grandes diferencias en la velocidad y calidad de ancho de banda entre país y país.

Bir pasaport, yabancı bir ülkeye giderken, onsuz gidemeyeceğin bir şeydir.

- Un pasaporte es algo indispensable cuando se va a un país extranjero.
- Un pasaporte es algo sin lo que no se puede ir a otro país.

Geçerli bir vizem vardı, bu yüzden ülkeye girmeme izin verildi.

Yo tenía una visa válida, así que pude entrar al país.

Bir dili öğrenmenin en iyi yolu, o dilin konuşulduğu ülkeye gitmektir.

La mejor manera de aprender un idioma extranjero es ir al país donde se habla.

Bir dili ilerletmenin en iyi yolu, o dilin konuşulduğu ülkeye gitmektir.

La mejor manera de dominar un idioma extranjero es ir al país donde se habla.