Translation of "Kocası" in Spanish

0.007 sec.

Examples of using "Kocası" in a sentence and their spanish translations:

Mary'nin kocası tombul.

El marido de Mary es regordete.

Mary'nin kocası zengin.

El esposo de Mary es rico.

Rahmetli kocası kemancıydı.

Su difunto marido era violinista.

Maria'nın kocası mısın?

- ¿Eres el marido de María?
- ¿Eres el esposo de María?

Mary'nin kocası mısın?

- ¿Eres el esposo de Mary?
- ¿Usted es el esposo de Mary?

Tom Mary'nin kocası.

Tom es el esposo de Mary.

Onun kocası zengindir.

Su esposo es rico.

Kocası mükemmel bir aşçıdır.

Su esposo es un excelente cocinero.

Kocası üç yıldır hapiste.

Su marido ha estado en prisión por tres años.

Onun kocası ölmek üzere.

Su marido está a punto de morir.

Kocası ilaçlara aşırı bağımlıdır.

Su esposo es fuertemente dependiente de drogas.

Kocası şimdi Tokyo'da yaşıyor.

Su marido vive en Tokio ahora.

Kocası onu yıllardır aldatıyor.

Su marido le engaña desde hace años.

Mary'nin bir kocası yok.

Mary no tiene marido.

Mary'nin bir kocası yoktu.

- Mary no tenía marido.
- Mary no tenía esposo.
- Mary no tuvo marido.
- Mary no tuvo esposo.

Tom Mary'nin kocası değil.

Tom no es el esposo de Mary.

Maria'nın rahmetli kocası bir kemancıydı.

El difunto marido de María era violinista.

Mary'nin kocası ona kötü davrandı.

El marido de Mary la maltrataba.

Dul kocası ölmüş bir kadındır.

Una viuda es una mujer cuyo marido ha fallecido.

Mary'nin kocası onu suistimal etti.

El marido de Mary la maltrataba.

Kocası ölmüş bir kadına dul denir.

A una mujer, cuyo marido está muerto, se le llama viuda.

Babamın kız kardeşinin kocası benim eniştem.

El marido de la hermana de mi padre es mi tío.

Annemin kız kardeşinin kocası benim eniştemdir.

El marido de la hermana de mi madre es mi tío.

Kocası vefat etmiş bir kadın duldur.

Una mujer a la que se le ha muerto el marido es una viuda.

O, kocası öldüğünden beri yalnız yaşıyor.

Ella ha vivido sola desde que murió su esposo.

Bir kocası ve iki kızı vardır.

- Ella está casada y tiene dos niñas.
- Ella tiene marido y dos hijas.

Kocası Almanya'da çalışmış mıydı yoksa okumuş muydu?

¿Su esposo había trabajado o estudiado en Alemania?

Kocası öldüğünden beri Christina çok acı çekiyor.

Cristina sufrió mucho desde la muerte de su marido.

Mary'nin kocası kendi sorunları için onu suçlamıyor.

El marido de Mary no la culpa de sus problemas.

O kocası ile ilgili her zaman hata buluyor.

Ella siempre está encontrando defectos en su esposo.

O benim kız kardeşimin kocası. O benim kayınbiraderim.

Él es el marido de mi hermana. Es mi cuñado.

Kocası onun onun önüne koyduğu her şeyi yer.

Su esposo come todo lo que ella le ponga en frente.

Tom birlikte zaman geçirdiği kadının kocası tarafından öldürüldü.

Tom fue asesinado por el esposo de la mujer con la que había estado saliendo.

Mary ve kocası 1903 yılında Nobel Fizik Ödülü'nü aldılar.

Marie y su marido recibieron el Premio Nobel de Física en 1903.

Bir kadın öldürüldüğünde, kocası veya sevgilisi bir numaralı şüphelidir.

Cuando se asesina a una mujer, el marido o el novio es siempre el sospechoso número uno.

Bu yüzden o ve kocası oraya gittiler ve ortaokuldaki çocukları için

Junto a marido lograron que se apruebe una emisión de bonos

Mary'nin kocası geçmiş yıl dönümü yemekleri için onu lüks bir Fransız restoranına götürdü.

El marido de Mary la llevó a ese restaurante francés de moda para su cena de aniversario retrasada.

- İş arkadaşım ve kocasının ikisi de Amerikalı.
- Hem iş arkadaşım hem de onun kocası Amerikalı.

Mi colega y su marido son ambos americanos.