Translation of "Olmaya" in Spanish

0.013 sec.

Examples of using "Olmaya" in a sentence and their spanish translations:

Mutlu olmaya çalış.

Intenta ser feliz.

Arkadaşın olmaya çalıştım.

Traté de ser tu amigo.

Dakik olmaya çalış.

Trata de ser puntual.

Haberdar olmaya çalışıyorum.

- Trato de mantenerme informado.
- Trato de mantenerme informada.

Kendin olmaya çalış.

Sé tú mismo.

Güçlü olmaya çalış.

Intenta ser fuerte.

Mutlu olmaya çalışıyorum.

Estoy tratando de ser feliz.

Olmaya devam ediyor.

Sigue pasando.

Gülünç olmaya başlıyor.

Se está volviendo ridículo.

Agresif olmaya çalışıyorum.

Intento ser agresivo.

Nazik olmaya gerek yok.

No hace falta ser gentil.

Başkalarıyla sabırlı olmaya çalış.

Trata de tener paciencia con los demás.

Tom kel olmaya başlıyor.

- Tomás se está quedando pelado.
- Tomás está comenzando a quedarse pelado.
- Tomás está empezando a quedarse pelado.

Cesur olmaya çalış, Tom.

Trata de ser valiente, Tom.

Hasta olmaya vaktim yok.

No tengo tiempo para estar enfermo.

Ben yorgun olmaya alışkınım.

Estoy acostumbrada a estar cansada.

Emekli olmaya karar verdim.

He decidido jubilarme.

Tom tarafsız olmaya çalıştı.

Tomás intentó ser neutral.

Sadece yardımcı olmaya çalışıyordum.

Solo estaba tratando de ayudar.

Bilimci olmaya karar verdim.

Decidí ser científico.

Mutlu olmaya hakkın var.

Tienes derecho a ser feliz.

Pilot olmaya karar verdi.

Decidió hacerse piloto.

Senin gibi olmaya çalıştım.

- Intenté ser como tú.
- He intentado ser como tú.
- He pretendido ser como tú.

Oyunlar ilginç olmaya başlıyor.

El juego empieza a ponerse interesante.

- Yalnız olmaya dayanamayan bir erkeğim.
- Yalnız olmaya dayanamayan bir insanım.

Soy un hombre que no soporta estar solo.

- Tom bir vejetaryen olmaya karar verdi.
- Tom vejetaryen olmaya karar verdi.

Tom decidió convertirse en vegetariano.

O toplulukta olmaya ihtiyacımız var.

Necesitamos estar en esa comunidad.

Tehlikeli tehditler olmaya devam ediyorlar.

siguen siendo amenazas peligrosas.

Konu çocuk sahibi olmaya geldiğinde

Cuando se trataba de tener hijos

Ve tedavi olmaya ikna etmeliyiz

y tenemos que persuadir para que nos traten

Bir doktor olmaya niyet ettim.

Pretendía haber sido médico.

Dergiye abone olmaya karar verdim.

Decidí suscribirme a la revista.

O, Fransızcaya hakim olmaya çalıştı.

Intentó dominar el francés.

Bir avukat olmaya karar verdim.

- Decidí hacerme abogado.
- Decidí ser abogado.

Şimdi bir kahraman olmaya çalışma.

Ahora no intentes ser héroe.

Bir doktor olmaya karar verdi.

- Él se decidió a ser médico.
- Tomó la decisión de ser doctor.

Ben bir avukat olmaya niyetliyim.

Pretendo hacerme abogado.

Onun hepsi mantıklı olmaya başlıyor.

Está empezando a cobrar sentido.

Biz tedbirli olmaya devam edeceğiz.

- Permaneceremos vigilantes.
- No bajaremos la guardia.

Tom, ameliyat olmaya karar verdi.

Tom decidió operarse.

Biraz daha mütevazı olmaya çalış.

Sé más modesto.

Fikriniz ilgisiz olmaya devam ediyor.

Tu opinión sigue siendo irrelevante.

Pazartesi günü orada olmaya çalış.

Intenta estar allí el lunes.

Tom sadece komik olmaya çalışıyordu.

Tom solo trataba de ser divertido.

O bir sorun olmaya başladı.

Él comenzó a ser un problema.

Bir öğretmen olmaya karar verdi.

Él decidió ser profesor.

Tom sadece yardımcı olmaya çalışıyordu.

Tom solo trataba de ayudar.

Tom bir gazeteci olmaya niyetleniyor.

Tom pretende convertirse en periodista.

Yerinizde olsam başarılı olmaya çalışırım.

Si fuera tú, trataría de tener éxito.

Her zaman dakik olmaya çalışırım.

Intento siempre ser puntual.

Daha fazla engelli olmaya devam ettim.

y cada vez estaba más imposibilitada.

Konsantre olmaya ve doğru yola itmesi.

porque nuestras preocupaciones nos empujan a concentrarnos demasiado.

Yani, bunun yerine tutumlu olmaya başlasak.

En cambio, preferiría que empezáramos a ahorrar.

Bu, rahatsız edici olmaya başlasa bile.

aun cuando parezca insoportable.

Sonra tüm bu harika şeyler olmaya

Y todas estas cosas increíbles comenzaron a suceder,

Bir' ne olurdu 'olmaya devam ediyor.

sigue siendo un tentador "qué pasaría si".

İşte o noktada başarılı olmaya başladım.

Y luego comencé a hacer avances.

- Sakin olmaya çalışın.
- Sakin kalmaya çalışın.

- Estate tranquila.
- Venga, tranquilidad.
- Intentad mantener la calma.

Onu polise teslim olmaya ikna ettim.

Yo lo persuadí de entregarse a la policía.

Gelecek sefer daha dikkatli olmaya çalışacağız.

Intentaremos tener más cuidado la próxima vez.

Fakir olmayı zengin olmaya tercih ederim.

Prefiero ser pobre a ser rico.

Kenji, bir aşçı olmaya karar verdi.

Kenji decidió convertirse en chef.

2.30'a kadar orada olmaya çalışacağım.

Procuraré estar allí para las dos y media.

Ben bir arkadaşa yardımcı olmaya çalışıyorum.

Estoy intentando ayudar a un amigo.

Dünya'da neden savaşlar olmaya devam ediyor?

¿Por qué sigue habiendo guerras en el mundo?

Sınıf arkadaşları ile arkadaş olmaya çalıştım.

Intenté hacerme amigo de los compañeros de clase.

O gürültü nedeniyle huzursuz olmaya başladı.

Empezó a inquietarse con aquel ruido.

O bir yazar olmaya karar verdi.

Decidió meterse a literato.

Her zaman başkalarına yardımcı olmaya çalışmalıyız.

Siempre deberíamos intentar ayudar a los demás.

O, liseden mezun olmaya karar verdi.

Ella se decidió a pasar la selectividad.

Yaşlı bayana yardımcı olmaya razı oldu.

Aceptó ayudar a la anciana.

Tom helikopter pilotu olmaya karar verdi.

Tom se decidió a ser piloto de helicópteros.

Tom her zaman soğukkanlı olmaya çalışıyor.

Tom siempre está tratando de ser genial.

Piyasada hâkim olmaya çalışmalı, onu tanıyıp düzenlemeliyiz

tratar de arrebatar ese mercado, conocerlo, organizarlo,

Yardımcı olmaya çalışarak yaklaşık 20 yılımı harcadım.

e intentando ayudar a las personas a aumentar su suerte.

Çocuk bir erkek olmaya ve ağlamamaya çalıştı.

El niño intentó ser un hombre y no llorar.

Erkeklerle eşit olmaya çalışan kadınlar hırstan yoksundur.

A las mujeres que pretenden ser iguales a los hombres les falta ambición.

Tom sadece romantik olmaya çalışıyor, değil mi?

Tom solo está intentando ser romántico, ¿no?

Hiç kimse bir derneğe üye olmaya zorlanamaz.

Nadie podrá ser obligado a pertenecer a una asociación.

Şu andan itibaren dakik olmaya söz veriyorum.

De ahora en adelante, prometo ser puntual.

İnsan embesil olmaya maruz kalan tek hayvandır.

El hombre es el único animal sujeto a volverse un imbécil.

Ben sadece iyi bir baba olmaya çalışıyorum.

Solo intento ser un buen padre.

Neden böyle şeyler bize olmaya devam ediyor.

¿Por qué nos siguen pasando cosas así?

- Tom'un aptalca bir şey yapmayacağından emin olmaya çalış.
- Tom'un aptalca bir şey yapmadığından emin olmaya çalış.

Trata de asegurarte de que Tom no haga algo estúpido.

Kendi bütün ve gerçek kişiliğimle var olmaya hazırım.

y empezar a existir como mi yo pleno y auténtico.

Hızlı bir şekilde dönüş yaşamaya, izole olmaya başladım.

Y comencé a venirme abajo, sola, rápidamente.

- Daha kibar olmayı denemelisin.
- Daha kibar olmaya çalışmalısınız.

Deberías intentar ser más educado.

O kadar çocuksu bir plan başarısız olmaya mahkûmdur.

- Un plan tan inmaduro es destinado a fracasar.
- Un plan tan infantil como ese está destinado a fracasar.

Mutlu olmaya karar verdim çünkü sağlığım için iyi.

Opté por ser feliz ya que es bueno para mi salud.

Tom her zaman kendi yoluna sahip olmaya çalışır.

Tom siempre trata de salirse con la suya.

Araştırmacılar ciddi bir gıda eksikliğinden muzdarip olmaya başladı.

Los exploradores comenzaron a sufrir una severa escasez de comida.

- Bir doktor olmak istiyorum.
- Doktor olmaya karar verdim.

Decidí ser médico.

Video oyunlarının kendilerine kattıklarına ve bir topluluk olmaya dair

sobre qué les aporta jugar a videojuegos

Tom'un yüzü pürüzlü, çünkü onun tıraş olmaya ihtiyacı var.

El rostro de Tom se siente áspero porque debe afeitarse.

Lütfen mümkün olduğu kadar kısa ve öz olmaya çalış.

Por favor trata de ser lo más breve posible.

Onun bütün aksiliklerine rağmen, o iyimser olmaya devam etmektedir.

A pesar de todos los contratiempos, él permanece optimista.

Bir doktor olmak istemiyorsan, bir hekim olmaya ne dersin?

Si no quieres ser doctor, ¿qué tal un médico?

Ona yardımcı olmaya çalıştım ama yapabileceğim hiçbir şey yoktu.

Intenté ayudarle, pero no hubo manera.

Neden bir öğretmen olmaya karar verdiğini Tom bana hiç söylemedi.

Tom nunca me dijo la razón por la cual había decidido ser profesor.

Çocuklara sessiz olmalarını söyledim, fakat onlar gürültülü olmaya devam ettiler.

Les dije a los niños que estuvieran en silencio, pero ellos siguieron haciendo ruido.