Translation of "Yaşta" in Spanish

0.009 sec.

Examples of using "Yaşta" in a sentence and their spanish translations:

"Benimle aynı yaşta.

"Tiene la misma edad que yo.

Onlar aynı yaşta.

Son de la misma edad.

Benimle aynı yaşta.

Él tiene la misma edad que yo.

Çocukların hepsi aynı yaşta.

Todos los niños son de la misma edad.

Ressam genç yaşta öldü.

El pintor murió joven.

Seninle aynı yaşta olurdum.

Yo solía tener la misma edad que tú.

Hangi yaşta evlenmek istiyorsun?

- ¿A qué edad querés casarte?
- ¿A qué edad quieres casarte?

Tom benimle aynı yaşta.

Tom tiene la misma edad que yo.

Tom genç yaşta öldü.

Tom murió joven.

Tom erken yaşta öldü.

Tom murió a una edad joven.

Bana çok küçük yaşta öğretilmişti

me los enseñaron a una corta edad,

Yazık, o genç yaşta öldü.

- Ay, murió joven.
- Ay, se nos ha ido joven.

Oldukça genç yaşta kelleşmeye başladı.

Empezó a quedarse calvo siendo bastante joven.

İlk adetinizi hangi yaşta yaşadınız?

¿A qué edad tuviste tu primera menstruación?

Fransızca öğretmenin benimle aynı yaşta.

Mi profesor de francés tiene mi edad.

Bu sanatçı genç yaşta öldü.

Este artista murió joven.

Tom ve Mary aynı yaşta.

Tom y Mary tienen la misma edad.

İlk adetinizi hangi yaşta gördünüz?

¿A qué edad tuviste tu primera menstruación?

O yaşta kendisi daha iyi bilir.

Ella lo debería saber mejor a su edad.

O, Mary ile aynı yaşta değildir.

Ella no es de la misma edad que Mary.

Mary o yaşta bana kendimi hatırlatıyor.

Mary me recuerda a mí mismo a esa edad.

Oğlunla aynı yaşta bir kızım var.

Tengo una hija de la misma edad que tu hijo.

Savaşta pek çok insan genç yaşta öldü.

En la guerra, muchas personas murieron jóvenes.

Çok yazık, şarkıcı çok genç yaşta öldü.

Es una lástima que el cantante murió tan joven.

O, yaklaşık olarak kız kardeşimle aynı yaşta.

Tiene la misma edad que mi hermana.

Bu yaşta, hayatın anlamı ilgimi çekmeye başladı.

A esta edad, el significado de la vida comienza a interesarme.

İlk kız arkadaşına hangi yaşta sahip oldun?

¿A qué edad tuviste tu primera novia?

Seninle aynı yaşta olan bir erkek kardeşim var.

Tengo un hermano con la misma edad que tú.

Kız kardeşimle hemen hemen aynı yaşta gösterdiğimi söylerler.

- La gente dice que luzco casi de la misma edad que mi hermana.
- La gente dice que parezco más o menos de la misma edad que mi hermana.

- Benimle aynı yaşta.
- Benimle yaşıt.
- O, benim yaşıtım.

Él tiene la misma edad que yo.

- O yaklaşık benim yaşımda.
- Aşağı yukarı benimle aynı yaşta.

- Ella es más o menos de mi misma edad.
- Ella tiene más o menos mi edad.

Aslında psikolojik olarak yıpranma ve daha erken yaşta ölme olasılığı

en realidad fueron más propensas al agotamiento y murieron más jóvenes

Orta yaşta bir genç her gün ne kadar televizyon izler?

¿Cuánto tiempo pasa de media un adolescente viendo la tele cada día?

- Keşke bu kadar genç evlenmeseydim.
- Keşke bu kadar genç yaşta evlenmeseydim.

Ojalá no me hubiera casado tan joven.

Çok küçük bir yaşta bir kâşif olmanın ne demek olduğunu bana gösterdi.

Me enseñó a ser explorador a una edad muy temprana.

Genç yaşta bile Baybars istisnai bir askeri kahramanlık gösterdi ve eğitimini tamamladığında

Aún a una temprana edad Baibars mostró una destreza militar excepcional y al término de su entrenamiento

- Tom yaklaşık Mary'nin yaşındadır.
- Tom Mary ile yaklaşık aynı yaşta.
- Tom yaklaşık olarak Mary'nin yaşındadır.
- Tom aşağı yukarı Mary ile aynı yaşta.
- Tom yaklaşık olarak Mary ile aynı yaştadır.

Tom es más o menos de la misma edad que Mary.

Antik Yunan'da genç yaşta ölmek "güzel ölüm" olarak görülürdü, çünkü en güzel çağınızda ölüp hep o hâlinizle hatırlanmış oluyordunuz.

En la antigua Grecia, morir joven se consideraba una "muerte hermosa" porque mueres en tu mejor momento y serás recordado para siempre tal como eras.

- Sürücü ehliyeti almak için yeterli yaşta değilsin.
- Sürücü ehliyeti almak için yaşınız yeterli değil.
- Sürücü belgesi almak için yaşın yeterli değil.

No eres lo suficientemente mayor para conseguir una licencia de conducir.