Translation of "Yarına" in Spanish

0.014 sec.

Examples of using "Yarına" in a sentence and their spanish translations:

- Yarına sana uyar mı?
- Yarına ne dersin?

¿Qué tal mañana?

Onu yarına bırakmalısın.

Lo deberías dejar para mañana.

Yarına kadar kalacağım.

Me quedaré hasta mañana.

Yarına kadar bekleyemem.

No puedo esperar hasta mañana.

Yarına kadar bekle.

Esperá hasta mañana.

Yarına kadar ayrılmayacağım.

- No saldré hasta mañana.
- No me iré hasta mañana.

- Bugünün işini yarına bırakma!
- Bugünün işini yarına erteleme!

No dejes para mañana lo que puedas hacer hoy.

- Bugün yapabileceğin şeyi yarına bırakma.
- Bugünkü işini yarına bırakma.

- No dejes para mañana lo que puedas hacer hoy.
- No dejes para mañana lo que puedes hacer hoy.

"Bugünün işini yarına bırakma."

"El mejor momento es el presente".

Yarına kadar işimi bitireceğim.

El trabajo estará terminado antes de mañana.

Bugünün işini yarına bırakma.

- No dejes para mañana lo que puedas hacer hoy.
- No dejes para mañana lo que puedes hacer hoy.

Yarına kadar beklemek istemiyorum.

No quiero esperar hasta mañana.

İş yarına kadar tamamlanmalı.

El trabajo debe estar listo mañana.

Yarına kadar onu istemiyorum.

No quiero eso hasta mañana.

Yarına kadar bunu kullanma.

No uses esto hasta mañana.

Bugünü yarına tercih ederim.

Preferiría ir hoy que mañana.

Yarına kadar gidişini erteledi.

Pospuso su salida a mañana.

Yarına kadar burada kalacağım.

Voy a quedarme acá hasta mañana.

Yarına kadar bekleyebilir misin?

- ¿Puede esperar hasta mañana?
- ¿Puedes esperar hasta mañana?
- ¿Podéis esperar hasta mañana?
- ¿Pueden esperar hasta mañana?
- ¿Podés esperar hasta mañana?

O yarına kadar işi bitirecektir.

El terminará el trabajo para mañana.

Yarına kadar kalırsan minnettar kalırım.

Te estaría agradecido si pudieras esperar hasta mañana.

Umarım ekmek yarına kadar dayanır.

Ojalá el pan se conserve hasta mañana.

Yarına kadar ona ihtiyacım var.

- Lo necesito antes de mañana.
- Lo necesito para mañana.

Lütfen yarına kadar kitabı getir.

Devuelve el libro mañana, por favor.

Benim yarına kadar bilmem gerekiyor.

Necesito saberlo para mañana.

Beni yarına kadar taburcu etmeyecekler.

No me darán el alta hasta mañana.

- Bunu yarına bırakmanınızın bir sakıncası var mı?
- Onu yarına kadar bırakır mısınız?

¿Te importaría dejarlo para mañana?

O, işi muhtemelen yarına kadar bitirecektir.

- Probablemente él terminará el trabajo para mañana.
- Probablemente, él termine el trabajo mañana.

Yarına kadar bir şey bilmek istemiyorum.

No quiero saber nada hasta mañana.

Yarına kadar yapamayacağım çok şey var.

Hay muchas cosas que no puedo hacer hasta mañana.

Yarına kadar o kitabı okumayı bitirmeliyim.

Debo terminar de leer ese libro para mañana.

Yarına kadar kalırsanız size minnettar olurum.

Te agradecería que te quedaras hasta mañana.

Bay Mailer yarına kadar burada kalacak.

El señor Mailer se quedará aquí hasta mañana.

Mümkünse yarına kadar bu işi yap.

Hacé este trabajo para mañana si podés.

Sonuçlar için yarına kadar beklemeniz gerekecek.

Tendréis que esperar a mañana para saber los resultados.

Onun yarına kadar oraya varması tercih edilir.

Es preferible que él esté allí para mañana.

Eğer mümkünde bu işi yarına kadar yapın.

Haz este trabajo para mañana si entra dentro de lo posible.

Yarına kadar yapmam gereken bir sürü şey var.

- Tengo un montón de cosas que hacer para antes de mañana.
- Tengo un montón de cosas que hacer para mañana.

Yarına kadar cüzdanımı geri almazsam, çok canlar yanacak.

¡Si no obtengo mi billetera de vuelta para mañana, van a rodar cabezas!

Bunu bitirmek için bana yarına kadar süre verildi.

Me han dado hasta mañana para terminar esto.

- Çok yorulmuşum. Yarına sağ çıkıp çıkmayacağımdan bile emin değilim.
- Çok yorgunum. Yarına sağ çıkıp çıkmayacağımdan bile emin değilim.

Estoy tan cansado que ni siquiera estoy seguro de si acaso seré capaz de sobrevivir este día.

Yarın başka bir gün ama yarına kadar burada olamaz.

¡Mañana será otro día, pero no estará aquí hasta mañana!