Translation of "Yarısını" in Spanish

0.010 sec.

Examples of using "Yarısını" in a sentence and their spanish translations:

Yarısını göremeyecek.

No va a ver ni la mitad de eso".

Yarısını yedim.

Me he comido la mitad.

Daha yarısını dinlemedin.

No has escuchado ni la mitad todavía.

Bana yarısını ver.

- Dame la mitad.
- Deme la mitad.
- Denme la mitad.
- Dadme la mitad.

Yarısını bırakmış. Belki beğenmemiştir.

Deja la mitad. [risas]

Bana onun yarısını verin.

Dame la mitad.

Vakit gece yarısını geçmiş.

Es pasada medianoche.

Tom onun yarısını bilmiyor.

Tom no sabe ni la mitad.

Toplumun yarısını düşman ilan ediyor

declarando enemigo a la mitad de la sociedad

Vakit gece yarısını geçmiş olamlı.

- Debe de ser medianoche pasada.
- Ya debe de ser más de medianoche.

Bu pastanın yarısını ister misin?

- ¿Quiere usted la mitad de este pastel?
- ¿Quieres la mitad de esta torta?

Merkezlerin yaklaşık yarısını temel olarak gözlemledik,

A la mitad de los centros básicamente solo los observamos,

İyi bir soru, yanıtın yarısını içerir.

Una buena pregunta contiene la mitad de la respuesta.

O, kiranın yarısını ödemeyi kabul etti.

Ella estuvo de acuerdo con pagar la mitad del alquiler.

Tom sadece ev ödevinin yarısını yaptı.

Tomás solamente ha hecho la mitad de la tarea.

Vücudumun alt yarısını ele geçirmek istesen de,

incluso si quieres cubrir toda mi parte inferior,

Ve BK'deki Y Kuşağı erkeklerin muhtemelen yarısını.

y probablemente describí la mitad de los hombres mileniales en Reino Unido.

Bu durumda fiyatın sadece yarısını ödemek zorundasın.

En ese caso solamente debes pagar la mitad del precio.

Ben işin yarısını yaptım; sanırım biraz dinlenebilirim.

Ya hice la mitad del trabajo, puedo descansar un momento.

İşin yarısını yaptım ve şimdi bir mola verebilirim.

Ya hice la mitad del trabajo, y ahora puedo hacer un pausa.

Biz oturma odamızın yarısını kaplayan büyük bir piyano aldık.

Compramos un piano de cola que ocupaba la mitad de nuestra sala de estar.

İçinde bir kurt olduğunu fark etmeden önce elmanın yarısını yedim.

Me comí media manzana antes de darme cuenta de que había un gusano dentro.