Translation of "المد" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "المد" in a sentence and their turkish translations:

‫أخيرًا، تغيّر المد.‬

Gelgit nihayet tersine dönüyor.

‫أثناء انتظارها تبدل المد،‬

Gelgitin yön değiştirmesini beklerlerken...

‫باكتمال القمر،‬ ‫يرتفع المد إلى أقصاه.‬

Dolunayla birlikte... ...gelgit suları en yükseğe çıkar.

‫حتى ارتفاع المد،‬ ‫أمامه ليلة متعبة.‬

Sular yükselene kadar... ...onu zorlu bir gece bekliyor.

‫حيث يساعدها المد في تخطي الحيد المرجاني...‬

Yüksek gelgit, resifi aşmalarına yardımcı olur.

‫هذا الوحل أصبح أعمق بكثير،‬ ‫مع اقتراب المد.‬

Ah, gelgitler arttıkça çamur daha da derinleşiyor.

‫مياه المد التي تمر‬ ‫من مضايق "ليمباه" الإندونيسية‬

Endonezya'nın Lembeh Boğazı'ndan geçen gelgit suları

‫لكن المد المرتفع‬ ‫قد جلب مخاطر أعظم إلى الشاطئ.‬

Fakat yüksek gelgit, kıyıya daha büyük tehlikeler çekmiş durumda.

‫ولكن هذا أيضاً يتركنا في مواجهة هذه الجروف،‬ ‫ثم تحت رحمة المد.‬

Ama bu bizi kayalıkların hemen kenarında ve gelgitin merhametine bırakıyor.

‫يُبعد المد البيوض المخصّبة‬ ‫عن أفواه الحيد المرجاني الجائعة.‬ ‫وفي المياه العميقة.‬

Gelgit, döllenmiş yumurtaları resifteki aç karınlardan uzağa savuruyor. Onları derin sulara yolluyor.

‫الذي يمكنه الارتفاع والانحسار‬ ‫بمقدار 16 مترًا.‬ ‫بانحسار المد، يُخلّف بركًا صخرية.‬

En yüksek ve en alçak seviyelerinin arasındaki fark 16 metreyi bulabilir. Gelgitler çekilirken arkalarında kayalık havuzları bırakır.

‫ذكريات طفولتي يطغو عليها تمامًا‬ ‫الشاطئ الصخري وغابة عشب البحر‬ ‫الواقعة بين المد والجزر.‬

Çocukluk anılarım, buranın kayalıklı kıyıları, gelgitleri ve yosun ormanlarıyla dolu.