Translation of "Croient" in Turkish

0.018 sec.

Examples of using "Croient" in a sentence and their turkish translations:

- Ils te croient.
- Elles te croient.

- Onlar sana inanıyorlar.
- Sana inanıyorlar.

- Ils la croient.
- Elles la croient.

Onlar ona inanıyor.

- Ils croient en Dieu.
- Elles croient en Dieu.
- Eux croient en Dieu.

- Onlar Tanrı'ya inanırlar.
- Onlar Allah'a inanırlar.

Ils y croient.

- Onlar ona inanıyorlar.
- Onlar buna inanır.

- Ils croient que Jane est honnête.
- Elles croient que Jane est honnête.

Onlar Jane'in dürüst olduğuna inanıyorlar.

Les victimes se croient impuissantes

Mağdurlar aciz olduğuna inanır

Beaucoup de gens croient ça.

Birçok kişi ona inanır.

- Certains croient en Dieu, d'autres non.
- Des gens croient en Dieu et d'autres non.

- Bazıları tanrıya inanır, bazıları inanmaz.
- Bazı insanlar Allah'a inanır, bazıları inanmaz.

Les gens croient ce qu'ils voient.

İnsanlar gördüklerine inanırlar.

Les gens croient que Dieu existe.

İnsanlar tanrının var olduğuna inanırlar.

- Plusieurs croient que l'acuponcture peut guérir les maladies.
- Beaucoup croient que l'acupuncture peut guérir les maladies.

Birçok insan akupunkturun hastalıkları iyileştirebileceğine inanır.

Certaines personnes ne croient en aucune religion.

Bazı insanlar herhangi bir dine inanmıyor.

Les gens croient ce qu'ils veulent croire.

İnsanlar inanmak istedikleri şeye inanıyorlar.

Je ne pense pas qu'ils nous croient.

Onların bize inandığını sanmıyorum.

Les Français croient que rien n'est impossible.

Fransızlar hiçbir şeyin imkansız olduğuna inanmıyor.

Les chrétiens croient que Jésus est Dieu.

Hristiyanlar İsa'nın Tanrı olduğuna inanır.

croient qu'ils seront traités avec dignité et respect

insan onura uygun ve saygıyla davranılacağına inandığı

Des gens croient en Dieu et d'autres non.

Bazı insanlar Allah'a inanır, bazıları inanmaz.

Certains croient que Nessie vit dans ce lac.

Bazıları Nessie'nin bu gölde yaşadığına inanıyor.

Parce qu'ils croient en la vie après leur mort

çünkü öldükten sonraki yaşama inanıyorlar

Il y a des gens qui croient aux fantômes.

Bazı insanlar hayaletlere inanırlar.

Certains croient en la triade : science, religion et magie.

Bazı insanlar, bilim, din ve sihir üçlüsüne inanırlar.

On ne croit qu'en ceux qui croient en eux.

Biz sadece kendilerine inananlara inanırız.

Certaines personnes croient que le numéro treize porte malheur.

Bazı insanlar on üç sayısının kötü şans getirdiğine inanırlar.

Certaines personnes croient encore que le monde est plat.

Bazı insanlar hâlâ dünyanın düz olduğunu düşünüyorlar.

Les gens croient que sept est un nombre porte-bonheur.

Yedinin şanslı bir sayı olduğuna inanılıyor.

Des masses insensées croient que Mandela était un homme modeste.

Aptal yığınlar Mandela'nın iyi bir adam olduğuna inanıyorlar.

Je ne comprends pas pourquoi les gens croient aux fantômes.

insanların neden hayaletlere inandıklarını anlamıyorum.

Tous les gens qui se rendent à l'église croient en Dieu.

Kiliseye giden bütün insanlar Tanrıya inanır.

Certains croient que la spiritualité est complètement différente de la religiosité.

Bazıları ruhaniliğin sofuluktan tamamen farklı olduğuna inanıyor.

Certaines personnes croient qu'elles peuvent devenir riches sans avoir à travailler.

Bazı insanlar çalışmadan zengin olabileceklerine inanır.

À part moi, tous les membres croient à ce qu'il dit.

Benden başka her üye onun söylediklerine inanır.

Beaucoup de personnes croient que Buenos Aires se trouve au Brésil.

Birçok insan Buenos Aires'in Brezilya'da bulunduğunu düşünmektedir.

L'avenir appartient à ceux qui croient à la beauté de leurs rêves.

Gelecek, rüyalarının güzelliğine inananlara aittir.

Beaucoup de gens croient que les politiciens de notre pays sont corrompus.

Birçok insan ülkemiz politikacılarının yozlaşmış olduğuna inanıyor.

Il y a des gens qui croient que l'ananas pousse sous terre.

Ananasın toprak altında yetiştiğini düşünen insanlar var.

Traduire est loin d'être aussi simple que ce que croient beaucoup de gens.

Çeviri neredeyse birçok insanını düşünebileceği kadar kolay değildir.

Si tu veux être crédible, ne dis aux gens que ce qu'ils croient.

İnandırıcı olmak istiyorsan insanlara sadece inandıkları şeyleri söyle.

C'est difficile d'aider des gens qui ne croient pas qu'ils ont besoin d'aide.

Yardıma ihtiyacı olmayan insanlara yardım etmek zordur.

Le nombre de personnes qui croient au monde plat augmente de jour en jour

Düz dünyaya inan insanların sayıları gitgide artıyordu

Y a-t-il beaucoup de gens en Europe qui croient encore aux fantômes ?

Şimdi bile Avrupa'da hayaletlere inanan birçok kişi var mı?

En fait, les gens feront les choses qui prouvent ce en quoi ils croient.

Aslında insanlar inandıklarını ispatlayan şeyleri yapıyor.

Le but est de vendre à des gens qui croient en la même chose que vous.

amaç senin inandığına inanlara satış yapmaktır.

- Tous ceux qui vont à l'église croient en Dieu.
- Quiconque se rend à l'église croit en Dieu.

Kiliseye giden kimse Tanrı'ya inanır.

Même les gens qui ne croient pas en l'église catholique vénèrent le Pape comme un leader symbolique.

Katolik kilisesine inanmayan insanlar bile Papa'ya sembolik bir lider olarak saygı duyuyorlar.

Certaines personnes superstitieuses en Amérique, croient que si un chat noir croise votre chemin, vous aurez de la malchance.

Amerika'daki bazı batıl inançlı insanlar eğer bir kedi sizin yolunuzdan geçerse, kötü şansınız olacağına inanıyor.

Je ne me moque pas de vous. Certaines personnes croient vraiment que le monde n'a que six mille ans.

Şaka yapmıyorum. Bazı insanlar aslında dünyanın sadece altı bin yaşında olduğuna inanıyorlar.

Je crois que Tom seul peut le faire. Toutefois, il y a ceux qui croient que Marie en est également capable.

Tom'un ve sadece Tom'un onu yapabileceğini düşünüyorum. Fakat bazı insanlar onu Mary'nin de yapabileceğini düşünüyorlar.