Examples of using "Fourrure…" in a sentence and their turkish translations:
O bir kürk ceket giymişti.
yapıştırdı.
Bu kurt kürkü.
çok fazla bir furya patlamıştı
Bu bence bir kedigil tüyü.
Tüy! Şuradaki dala takılmış.
Onun ceketinin içi kürktür.
Kürk mantolar satışa sunulmuştur.
O kedinin güzel bir kürkü var.
Onun vücudu kahverengi kürkle kaplıydı.
Kürk ceket giymemelisin.
O kürk ceketini elden çıkarmak zorundaydı.
Tom, Mary için bir kürk palto almak istedi.
Yeni kürk mantolar vitrinde sergilendi.
Kedimizin kürkü parlaklığını kaybetti.
O hayat, kürklü fok yavrusu için hiç kolay değil.
Deri ve tüy kaplı gözleri bu köstebeği tamamen kör bırakmıştır.
Kürklü foklarla yakından akraba olsalar da onlardan yedi kat büyüktürler.
Mossel Körfezi, Güney Afrika'daki bu ufacık ada 4.000 Güney Afrika kürklü fokuna ev sahipliği yapmaktadır.
Hırsızlar bizim daireye zorla girdi ve eşimin kürk ceketini çaldı.