Translation of "Alırsınız" in English

0.004 sec.

Examples of using "Alırsınız" in a sentence and their english translations:

Kahvenizi nasıl alırsınız?

How do you take your coffee?

Bir gün onu alırsınız.

You'll get it someday.

Daha iyi bir fiyattan alırsınız.

it through a BOGO deal.

Eğer kötülük verirseniz kötülük alırsınız.

If you give evil, you will receive evil.

Umarız burada kalırken keyif alırsınız.

We hope you enjoy your stay here.

Umarız burada ondan keyif alırsınız.

We hope you enjoy it here.

Uyurken güzel bir çam kokusu alırsınız.

you've got that beautiful smell of pine to sleep with.

New York Üniversitesi, hızlı bir cevap alırsınız.

New York University - you get a nice quick answer,

Umarım, siz de aynı üç dersi alırsınız.

I hope you learn those same three lessons.

Eğer bir deveye yaklaşırsanız, ısırılmayı göze alırsınız.

If you go near a camel, you risk being bitten.

Eğer mavi ve kırmızıyı karıştırırsanız, menekşe alırsınız.

If you mix blue and red, you get violet.

"Ne alırsınız?" "Üç fincan kahve istiyorum, lütfen."

"What would you like?" "I'd like three cups of coffee, please."

Beş pizza sipariş ederseniz, altıncıyı ücretsiz alırsınız.

Order five pizzas, and you'll get the sixth free.

Hangi okula gittiklerini sorun, hızlıca bir cevap alırsınız.

Ask them what school they go to, you get a nice quick answer,

Çok daha uzun bir cevap alırsınız, değil mi?

You get a much longer response, don't you?

Sizi işe almaya karar verirsek, bizden haber alırsınız.

If we decide to hire you, you will hear from us.

Yaptığınız işin miktarı ile orantılı olarak para alırsınız.

You get paid in proportion to the amount of the work you do.

Size sunduğum şu bakış açısını en azından dikkate alırsınız,

you'll at least consider the perspective I'm making right now,

"Kahvenizi nasıl alırsınız?" "Sütlü ve orta şekerli, bir zahmet."

"How do you have your coffee?" "White with two, thanks."

Köpeğinizin parkta serbest dolaşmasına izin verirseniz, para cezası alırsınız.

If you allow your dog to go free in the park, you will receive a fine.

Kırmızı ışıkta geçerseniz, bir kazaya neden olma riskini göze alırsınız.

- If you run a red light, you risk causing an accident.
- If you run a red light, you run the risk of causing an accident.

- Eminim bunu yapmaktan zevk alırsınız.
- Bunu yapmaktan zevk alacağınızdan eminim.

I'm sure you'll enjoy doing that.

Elinize ya bir kova ya bir yer bezi ya da bir pompa alırsınız.

you've got a bucket, a mop or a plunger.