Translation of "Sabırsızlıkla" in French

0.090 sec.

Examples of using "Sabırsızlıkla" in a sentence and their french translations:

Sabırsızlıkla bekliyorum.

- J'attends impatiemment.
- J'attends avec impatience.

Mektubunu sabırsızlıkla bekliyorum.

J'attends impatiemment ta lettre.

Onu sabırsızlıkla bekliyorum.

- J'attends cela avec impatience.
- J'attends avec impatience.

Bunu sabırsızlıkla bekliyorum.

J'attendais ceci avec impatience.

Tom sabırsızlıkla oturdu.

- Tom s'est assis avec impatience.
- Tom s'assit avec impatience.

Gelişinizi sabırsızlıkla bekliyoruz.

Nous nous réjouissons de votre venue.

Sabırsızlıkla haber bekliyorum.

- J’attends avec impatience de vos nouvelles.
- J'attends avec impatience d'avoir de tes nouvelles.

Sabırsızlıkla gelecek tatilleri bekliyoruz.

Nous attendons les prochaines vacances d'été avec impatience.

Tom Noeli sabırsızlıkla bekliyor.

Tom attend Noël avec impatience.

Olumlu cevabını almayı sabırsızlıkla bekliyorum.

J'espère une réponse favorable de votre part.

Yeni romanını okumayı sabırsızlıkla bekliyorum.

- Je suis impatient de lire votre nouveau roman.
- Je suis impatient de lire ton nouveau roman.
- Je suis impatiente de lire votre nouveau roman.
- Je suis impatiente de lire ton nouveau roman.
- Je me réjouis par avance de lire votre nouveau roman.
- Je me réjouis par avance de lire ton nouveau roman.

Doğum günü partimi sabırsızlıkla bekliyorum.

J'attends ma fête d'anniversaire avec beaucoup d'impatience.

Onu yemek için sabırsızlıkla bekliyorum.

Je meurs d'envie de la manger.

Tom emeklilik için sabırsızlıkla bekliyor.

Tom a hâte d'être à la retraite.

Biz sabırsızlıkla sevgili arkadaşımızın gelişini bekliyoruz.

- Nous attendons avec impatience l'arrivée de notre chère amie.
- Nous attendons avec impatience l'arrivée de notre cher ami.

Babamla birlikte ava gitmeyi sabırsızlıkla bekliyorum.

J'attends avec impatience d'aller chasser avec mon père.

Bu anı ne kadar sabırsızlıkla beklediğimi anlatamam.

Si vous saviez à quel point j'ai attendu ce moment !

- Onu dört gözle bekliyorum.
- Onu sabırsızlıkla bekliyorum.

- J'attends cela avec impatience.
- Je m'en réjouis d'avance.

Bayan Cobb'un döneceği günü sabırsızlıkla bekliyorum, sana söyleyebilirim.

J'attends avec impatience le jour où Mlle Cobb va revenir, je peux vous dire.

Sürekli sabırsızlıkla beklediğim bir şeyin olması için çabalarım.

J'essaie toujours d'avoir quelque chose à espérer.

Hiçbir misafir olmadan evde bir akşam geçirmeyi sabırsızlıkla bekliyoruz.

Nous attendons impatiemment de passer une soirée à la maison sans invités.

- Tatili sabırsızlıkla bekliyoruz.
- Tatili dört gözle bekliyoruz.
- Tatili iple çekiyoruz.

Nous attendons les vacances avec impatience.

Bu ülkeyi keşfetmeyi ve bir sürü macera yaşamayı sabırsızlıkla bekliyorum.

Je suis impatient d'explorer ce pays et de faire beaucoup d'aventures.

- Yarını dört gözle bekliyorum.
- Yarın için sabırsızlanıyorum.
- Yarını iple çekiyorum.
- Yarını sabırsızlıkla bekliyorum.

- J'ai hâte d'être à demain.
- J'ai hâte à demain.

- Baharın gelişini dört gözle bekliyorum.
- Baharın gelişini iple çekiyorum.
- Baharın gelişini sabırsızlıkla bekliyorum.

J'attends avec impatience le retour du printemps.