Translation of "Daima" in German

0.011 sec.

Examples of using "Daima" in a sentence and their german translations:

Kötülük daima kazanır.

Das Böse siegt immer.

Bunu daima hatırlayacağız.

Wir werden immer daran denken.

Tom daima hazırlıklıdır.

Tom ist immer vorbereitet.

Tom daima yanımdaydı.

Tom war immer bei mir.

- Daima başkalarında kusur buluyor.
- Daima başkalarında kusur bulur.

Er hat an anderen Leuten immer etwas auszusetzen.

Kalem daima kılıcı yener.

Die Feder schlägt das Schwert allemal.

Tom daima beni güldürür.

Tom bringt mich immer zum Lachen.

Adalet daima yerini bulmaz.

Gerechtigkeit siegt nicht immer.

Daima yanında nakit bulundur.

Nimm immer etwas Bargeld mit!

Uçaklar yere daima parelel gidiyor

Flugzeuge sind immer parallel zum Boden

Ancak şansın rüzgarları daima oradadır,

Aber die Winde des Glücks sind immer da

Annesi daima ona eşlik eder.

Ihre Mutter begleitet sie immer.

Söylenti daima gerçekten daha büyüktür.

Das Gerücht ist immer größer als die Wahrheit.

Onu daima tanıyormuşum gibi hissediyorum.

Es kommt mir so vor, als ob ich sie schon immer gekannt habe.

Onu daima tanıyorum gibi hissediyorum.

Es kommt mir so vor, als ob ich ihn schon immer gekannt habe.

- Her zaman kazanırım.
- Daima kazanırım.

Ich gewinne immer.

Erkekler kadınlara daima saygıyla davranmalıdır.

Männer müssen Frauen immer respektvoll behandeln.

Tom neredeyse daima onu yapar.

Tom macht das fast immer.

O daima esprili ve gösterişli.

Sie ist immer geistreich und wortgewandt.

Aşk daima bir sığınak değil midir?

Ist die Liebe nicht stets eine Zuflucht?

Esperantoda, sonuncusundan önceki hece daima vurgulanır.

Im Esperanto wird immer die vorletzte Silbe betont.

Daima eldiven kullandığı için, elleri tertemizdir.

Er hat absolut saubere Hände; er benutzt immer Handschuhe.

Ölçüsüz korku daima beceriksizce hareket ettirir.

Maßlose Furcht macht stets zum Handeln ungeschickt.

O daima aynı şeyi sipariş eder.

Er bestellt immer das Gleiche.

Tom daima aynı şeyi sipariş eder.

Tom bestellt immer das Gleiche.

Tom motosikletine binerken daima gözlük takar.

Tom trägt beim Motorradfahren immer eine Schutzbrille.

Ama daima anlaşabileceğimiz şey nasıl insan yetiştireceğimiz.

aber worüber wir uns immer einig sind, ist wie wir einen Menschen erziehen wollen

Devrimler daima yeni bir hukuki düzenle sonuçlanır.

Durch Revolutionen entstehen immer neue Rechtsordnungen.

Karşılaşmayı penaltılarda kaybetmen daima hayal kırıklığına uğratıyor.

Es ist immer enttäuschend, wenn man ein Spiel durch Elfmeterschießen verliert.

- Her zaman burada olacağım.
- Daima burada olacağım.

Ich werde immer hier sein.

- Bill her zaman dürüsttür.
- Bill daima dürüsttür.

Bill ist immer ehrlich.

Tom' un daima bir ayak bağı vardı.

Dauernd hatte Tom einen Klotz am Bein.

Bekleyeceğim, zira güzel şeylerin gelişi daima gecikir.

Ich werde warten, denn die schönen Dinge kommen meistens später.

Odasının ne kadar küçük olduğu konusunda daima şikayetçidir.

- Er beklagt sich immer darüber, wie klein sein Zimmer sei.
- Er beschwert sich dauernd darüber, wie klein sein Zimmer ist.

Tom ile Mary arasında daima bir sürtüşme olmuştur.

Es gab schon immer etwas Spannung zwischen Tom und Maria.

Tom neredeyse daima gece yarısından önce yatağa gider.

Tom geht fast immer vor Mitternacht zu Bett.

- O her zaman yalan söyler.
- O daima yalan söyler.

Sie lügt immerzu.

Tom, olaylara daima olumsuz tarafından bakan çok kötümser bir insan.

Tom ist so ein Pessimist, er sieht in jeder Situation immer nur die negative Seite.

İyi bir kitap arkadaşların en iyisidir, bugün ve daima aynı.

Ein gutes Buch ist der beste Freund, jetzt und für immer.

- Ben sürekli olarak kendi kendime konuşurum.
- Daima kendi kendime lakırdı ederim.

- Ich rede ständig mit mir selbst.
- Ich spreche ständig mit mir selbst.

Onun için açlık soyut bir kavramdı. Onun daima yeterli yiyeceği vardı.

Für ihn war Hunger ein abstrakter Begriff. Er hatte immer genug zu essen.

- Bu kapı size hep açık.
- Size kapımız daima açık.
- Her zaman başımızın üstünde yeriniz var.
- Sana kapım daima açık.
- Her zaman başımın üstünde yerin var.

Sie sind hier immer gern gesehen.

- İlk adımlar daima en zor olanlarıdır.
- İlk adımlar her zaman en zorudur.

Die ersten Schritte sind immer die schwersten.

Daima ümit et fakat asla beklenti içinde olma! O zaman belki harikalar yaşarsın fakat hayalkırıklığı asla!

Habe immer Hoffnungen, aber habe niemals Erwartungen! Dann erlebst du vielleicht Wunder, aber niemals Enttäuschungen!

- Futbol basit bir oyundur.22 Adam bir topun peşinden 90 dakika boyunca koşar ve sonunda hep Almanların kazandığı bir oyundur.
- Futbol basit bir oyundur. 22 kişi bir topun peşin koşar ve sonunda da daima Almanlar kazanır.

- Fußball ist ein einfaches Spiel. 22 Männer jagen 90 Minuten einem Ball nach und am Ende gewinnen immer die Deutschen.
- Fußball ist ein einfaches Spiel: 22 Mann jagen 90 Minuten lang einem Ball hinterher, und am Ende gewinnen immer die Deutschen.