Translation of "Araç" in Italian

0.009 sec.

Examples of using "Araç" in a sentence and their italian translations:

Şimdi araç kullanabilirim.

- Posso guidare ora.
- Posso guidare adesso.
- Riesco a guidare ora.
- Riesco a guidare adesso.

Bu araç tehlikeli.

Questo veicolo è pericoloso.

Tamam, bir araç daha.

OK, ancora uno strumento per la lungimiranza.

Bir diğer uçan araç.

Beh, un'altra navicella.

Çalınan araç otoparkta bulundu.

- La macchina rubata è stata trovata nel parcheggio.
- La macchina rubata fu trovata nel parcheggio.
- L'auto rubata è stata trovata nel parcheggio.
- L'auto rubata fu trovata nel parcheggio.
- L'automobile rubata è stata trovata nel parcheggio.
- L'automobile rubata fu trovata nel parcheggio.

Araç kullanırken yola odaklanmalısın.

Dovresti concentrarti sulla strada, quando guidi.

Roma'da araç kullanmak önerilmez.

Guidare a Roma non è consigliato.

Sahiden dil bir araç olsaydı oldukça zayıf bir araç olurdu.

Se fosse uno strumento, sarebbe uno strumento piuttosto inadeguato.

- Leyla dikkatle araç kullanıyor.
- Leyla dikkatli bir biçimde araç sürüyor.

- Layla guida con prudenza.
- Layla guida prudentemente.

Püf noktalar, araç gereçler, ustalık --

i trucchi e gli strumenti del mestiere, l'esperienza,

Açıkçası, oldukça özelleştirilmiş bir araç.

Chiaramente, è uno strumento molto specializzato.

Yıllarca Elektrikli Araç Birliği'nin başında

È da anni alla guida della Electric Car Association,

Tom çok hızlı araç kullanır.

Tom guida molto velocemente.

- Sen süremezsin.
- Sen araç kullanamazsın.

- Non sa guidare.
- Lei non sa guidare.
- Non può guidare.
- Lei non può guidare.
- Non puoi guidare.
- Tu non puoi guidare.
- Non sai guidare.
- Tu non sai guidare.
- Non sapete guidare.
- Voi non sapete guidare.
- Non potete guidare.
- Voi non potete guidare.

Yedi tane araç tahrip edildi.

Sono stati distrutti sette veicoli.

O çok hızlı araç kullanır.

- Guida molto veloce.
- Lei guida molto veloce.

Bu ikinci el araç satılıktır.

- Questa macchina usata è in vendita.
- Quest'auto usata è in vendita.
- Quest'automobile usata è in vendita.

Leyla araç sürmeye devam etti.

- Layla ha continuato a guidare.
- Layla continuò a guidare.

Çünkü sanat çok güçlü bir araç.

Perché l'arte è un mezzo potente.

Polis alkollü araç kullanmaktan onu tutukladı.

Il poliziotto lo ha arrestato per guida in stato di ebrezza.

Araç sürmeyi öğrenmek birçok uygulama gerektirir.

Imparare a guidare richiede molta pratica.

- İçkiliyken araba sürme.
- Alkollü araç kullanma!

Non bere e guidare.

Alkollü araç kullanmaktan üç cezam var.

Ho tre arresti per guida in stato di ebbrezza.

Tom benden daha yavaş araç kullanıyor.

Tom guida più lentamente di me.

Ve araç filosunun tamamını karbondan arındırmak istiyorlar.

e stanno cercando di decarbonizzare la loro intera flotta di veicoli.

Yapay zekâ insanlarla analitik bir araç olarak çalışacak,

L'IA lavorerà con gli umani come strumento analitico

Ve Osla'da Elektrikli Araç sahiplerinin tecrübelerini çevrelerindekilere anlatma

E a Oslo si possono vedere proprietari entusiasti di auto elettriche

1990'da, Avrupa'da 1,300,300'den fazla araç sattı.

Nel 1990 vendevano più di 1.300.000 automobili in Europa,

Okulun arkasındaki araç park yeri hemen hemen boş.

Il parcheggio sul retro della scuola è quasi vuoto.

- Dedem araba kullanmıyor artık.
- Dedem artık araç kullanmıyor.

Mio nonno non guida più.

Ekonomik, politik ve sosyal sistemleri desteklemek için bir araç.

che avvantaggiano alcuni e svantaggiano altri.

- Tom'u yol tuttu.
- Tom'u yol tutuyordu.
- Tom'u araç tuttu.

Tom aveva la nausea da viaggio.

Finansal kaynağı düşük olan okullar kalitesiz araç gereçle eğitim veriyor,

Le scuole con minori risorse hanno attrezzature peggiori,

Sihir numaraları bu durumu incelemek için oldukça etkili bir araç

I trucchi di magia forniscono uno strumento potente su cui indagare

O parka giderek parkı kendisi için bir araç haline getirdi.

E andando in questo parco, il parco è diventato uno strumento per lui.

Araç, bisiklet veya otobüs olsun tüm ulaşımı elektrikli hale getirme gibi

stia intraprendendo un viaggio coraggioso per rendere tutti i trasporti elettrici,

- Tom'a çok hızlı sürmemesini söyledim.
- Tom'dan çok hızlı araç sürmemesini söyledim.

- Ho detto a Tom di non guidare troppo veloce.
- Dissi a Tom di non guidare troppo veloce.

- Hava sisliyken araba kullanmaktan nefret ediyorum.
- Sisli havada araç kullanmaktan hiç hoşlanmıyorum.

Odio guidare quando c'è nebbia.