Translation of "Göle" in Japanese

0.008 sec.

Examples of using "Göle" in a sentence and their japanese translations:

Otel göle bakıyor.

ホテルは湖に面している。

Göle doğru yürüyelim.

湖まで歩いていきましょう。

Dere göle akar.

流れは池に注いでいる。

Sonunda göle vardık.

ついに私たちは湖に着いた。

Git göle atla.

離れて邪魔にならないようにする。

Nehir göle akmaktadır.

川は湖に注いでいる。

Hadi göle gidelim.

湖までドライブしよう。

Sonunda göle ulaştık.

ついに私たちは湖に着いた。

Tom göle atladı.

トムは湖に飛び込んだ。

Çocuk göle atlamak üzereydi.

少年はまさに湖に飛び込もうとした。

Nehir bir göle boşalmaktadır.

その川は湖に注いでいます。

O, oltasını göle fırlattı.

彼は釣り糸を湖に投げた。

Onun arabası göle düştü.

彼の車は湖の中に落ちた。

Biz sonunda göle vardık.

ついに私たちは湖に着いた。

O, göle doğru koştu.

彼は湖のところまで駆け下った。

Ay ışığı göle yansımıştı.

- 月が湖に影を落としていた。
- 月の光が湖に反射していた。

Bir dere göle akmaktadır.

小川が湖に注いでいる。

Kürek çekmek için göle gittik.

ボートをこぎに湖に出かけた。

Yol göle doğru hafifçe eğilimlidir.

道はゆっくりと湖の方へカーブしている。

O otel göle çok yakındı.

そのホテルは湖のすぐ近くだった。

Bir müddet yürüyerek göle geldik.

私たちはしばらく歩いた後、湖に出た。

Yüzlerce manda göle doğru yöneldi.

何百というバッファローが湖のほうへ移動した。

Yarın göle doğru bisiklet süreceğiz.

私たちはあす湖まで自転車で行きます。

Donmuş bir göle çıkarken dikkatli olmalıyız.

こおった湖を進む時は 気をつけろ

Donmuş bir göle çıkarken dikkatli olmalıyız.

こおった湖を進む時は 気をつけろ

Kısa bir yürüyüş beni göle getirdi.

少し歩くと湖についた。

Öğle yemeği yemek için göle gideceğiz.

湖に行って、昼食を取ることのなってるんだ。

Çocuk göle taşlar fırlatarak zaman geçirdi

少年は湖に石を投げて時間を過ごした。

Biz göle varır varmaz yüzmeye başladık.

私達は湖へ着くとすぐに泳ぎ出しました。

Geçen yaz kaldığımız otel göle yakındır.

私たちがこの夏泊まったホテルは湖の近くに在ります。

Bir süre yürüdükten sonra göle vardık.

私たちはしばらく歩いた後、湖に出た。

Tüm bu bölge, donmuş bir göle benziyor.

この場所全体は こおった湖だ

Lütfen çocuğun göle yakın gitmediğinden emin ol.

- 子供が池のそばに行かないように気をつけてください。
- 子供が池に近づかないように気をつけてください。

Yaklaşık bir saatlik yürüyüş bizi göle getirdi.

約1時間歩くと私たちは湖の所に来た。

Pekâlâ, şimdi bunlardan toplayıp buz tutmuş göle gidelim.

これを集めて― 湖に行こう

Ve şuradaki donmuş göle gidip bir delik açarak balık avlamaya çalışırım.

こおった湖に行って― 穴を開けてつりをする?

Ben mektubu yazmayı bitirdiğimde, seni yaklaşık olarak tepenin iki mil ötesindeki göle götüreceğim.

この手紙を書き終えたら、あの山の2マイルほど先の湖水にご案内しましょう。

İsa, Galilee Denizi boyunca geçerken, Simon ve kardeşi Andrew'in göle bir ağ attıklarını gördü.

イエスは、ガリラヤ湖のほとりを歩いておられたとき、シモンとシモンの兄弟アンデレが湖で網を打っているのをご覧になった。