Examples of using "Matches" in a sentence and their turkish translations:
Kibritlerle oynama.
Kibritler ıslaktı.
Bu kravat takımına uyar.
Birisi kibritle oynuyor.
Kibritlerle oynamamalısın.
Tom üst üste üç maç kazandı.
Sülfür kibrit yapmak için kullanılır.
Elbise onun kırmızı saçlarına güzel gitmiş.
Burada birkaç kibritim var.
Şapkan elbisenle oldukça uyumlu.
TV'de tenis maçları izlemeyi sever.
Onun o konuyla ilgili açıklaması seninkine uyuyor.
mahalle arasındaki futbol maçlarına gidin
Odada hiçbir şey başka bir şey ile eşleşmiyor.
Ben kibrit olmadan ateş yakmayı öğrendi.
Bir kutu kibrit alacağım.
Kibritim yok çünkü sigara içmem.
Tom'un kibritlerle oynamayacak kadar aklı var.
Babam tüm maçlarıma tişört giyerek gelir,
Tom bir kibrit kutusu açtı ve bir tane yaktı.
Benim cevabım sizinkiyle uyuşuyor.
Tom'un annesi ona kibritlerle oynamamasını söyledi.
Yangın çocukların kibritlerle oynamasından kaynaklandı.
Pele, birçok önemli maçta Brezilyalı takımlar adına oynadı.
Tüm maçları kazandıktan sonra şampiyon unvanını aldı.
Tom tüm kibriti tüketti bu yüzden ateşi yakamadı.
Üst çekmecede bir kutu kibrit olması lazım.
- O kaleci son 10 maçtır kalesini gole kapadı.
- O kaleci son on maç kalesinde gol görmedi.
- O kaleci son on maç gole geçit vermedi.
O, kibritlerini hissetti ve onları arka cebinde buldu.
Kahverengi tek parça elbiseme uyan bir şapka arıyorum.
Benim yeni elbiseme uyacak olan şapkayı seçmemde bana yardım et lütfen.
Lütfen bana yeni elbiseme uyan bir kazak seçmemde yardımcı ol.
İngilizce cümle değiştirildi. Bu çevirinin hala eşleştiğinden emin olun.
İngiltere güçlü savunmacılarından dolayı Dünya Kupası maçlarında her zaman iyi yapar.
Tom bir ateşi kibritsiz olarak nasıl başlatacağını bilen tek kişiydi.
Tom cebine uzandı, birkaç kibrit çıkardı, birini çaktı ve sonra kamp ateşini yaktı.
Adam tarife uyuyor.
Yaşam bir kutu kibrit gibidir. Dikkatli davranırsan aptallıktır. Dikkatli davranmazsan tehlikelidir.