Examples of using "Aufgeregt" in a sentence and their turkish translations:
Heyecanlı mısın?
Tom elleriyle heyecanla alkışladı.
Herkes heyecanlı.
Tom heveslidir.
Tom tahrik edildi.
Tom heyecanlıydı.
Heyecanlı mıydın?
Epey heyecanlıydık.
O çok heyecanlı idi.
Tom çok heyecanlı.
Kızlar heyecanlı.
Çocuklar heyecanlı.
O çok heyecanlıydı.
Herkes çok heyecanlı.
Tom çok heyecanlıydı.
Onlar çok heyecanlıydılar.
Herkes çok heyecanlıydı.
Tom gerçekten heyecanlıydı.
Biz çok heyecanlıyız.
Tom heyecanlı görünüyordu.
Sen heyecanlı değil misin?
Heyecanlı görünüyordu.
Çok heyecanlıyım.
Onların her ikisi de çok heyecanlı.
Ben de biraz heyecanlıyım.
Ben kaygılı ve heyecanlıyım.
Tom için için çok heyecanlıydı.
Mary için için çok heyecanlıydı.
Ben gerçekten, gerçekten heyecanlıyım.
O heyecanlı görünüyor.
- Ben çok heyecanlıyım.
- Çok heyecanlıyım.
Hepimiz bu konuda çok heyecanlıyız.
Bir şey yiyemeyecek kadar çok heyecanlıyım.
Tom heyecanlı.
Tom Mary'nin göründüğü kadar heyecanlı görünüyordu.
Uyuyamayacak kadar çok heyecanlıyım.
O sadece onun kadar heyecanlıydı.
Neden herkes bu kadar heyecanlı?
Tom çok heyecanlı görünüyor.
Tom çok heyecanlı, değil mi?
Çok heyecanlanmış gibi.
- Tom epey heyecanlı görünüyordu.
- Tom oldukça heyecanlanmış gibiydi.
Tom mutlu ve heyecanlı görünüyor.
- Tom ve Mary her ikisi de çok heyecanlı.
- Hem Tom hem de Mary çok heyecanlı.
O, kazandığında çok heyecanlıydı.
Tom Mary'nin göründüğü kadar heyecanlı görünmüyordu.
Çiftleşme gerçekleşeceği için çok heyecanlıydım
Heyecanlı bir oyundu.Herkes heyecanlandı.
Hareket hakkında heyecanlıyım.
Tom heyecanlı görünüyor.
O tamamen heyecanlı.
O kadar heyecanlıydım ki uyuyamadım.
Buraya döndüğüm için heyecanlıyım.
Ben Boston'a gitme hakkında heyecanlıyım.
İlk kez İtalya'da olmaktan heyecanlı mısınız?
O kadar heyecanlıydık ki yerimizde duramıyorduk.
Betty ile ilk tanıştığımda gergindim.
- Nasıl heyecanlıyım anlatamam sana.
- Ne kadar heyecanlı olduğumu sana anlatamam.
Tom heyecanlı görünüyor.
Hayatım boyunca hiç bu kadar gergin olmamıştım.
Bir arkadaşının seni görünce sevinip el sallaması, selam vermesi gibi.
Tom'un bunun hakkında Mary kadar heyecanlı olup olmadığını merak ediyorum.
Gerçekten kafası çok bozulmuştu ve bir daha da benimle konuşmadı.
Tom uyku uyuyamayacak kadar heyecanlıydı.
Bir çocuk olarak bir okul gezisinden önceki gün her zaman çok heyecanlı olurdum ve uyuyamazdım.
Herhangi bir tür Tayland yiyeceği asla yemedim, bu yüzden büyük annemle birlikte bir Tayland restoranına gitme hakkında oldukça heyecanlıyım.