Translation of "Himmel" in Turkish

0.019 sec.

Examples of using "Himmel" in a sentence and their turkish translations:

- Gütiger Himmel!
- Gott im Himmel!

Aman Tanrım!

- Der Himmel wird dunkel.
- Der Himmel verdunkelt sich.

Gökyüzü kararıyor.

Betrachte den Himmel.

Gökyüzüne bak.

- Der Himmel bewölkt sich.
- Der Himmel zieht sich zu.

Gökyüzü bulutlanıyor.

- Waren überhaupt Sterne am Himmel?
- Waren Sterne am Himmel?

Gökyüzünde hiç yıldız var mıydı?

- Der Himmel war wolkenlos.
- Keine Wolken waren am Himmel.

Gökte hiç bulut yoktu.

- Der Himmel wurde immer dunkler.
- Der Himmel verdunkelte sich zunehmend.

Gökyüzü gittikçe karardı.

- Der Himmel hat sich zugezogen.
- Der Himmel hat sich bewölkt.

Gökyüzü bulutlandı.

- Der Himmel sieht bedrohlich aus.
- Der Himmel schaut bedrohlich aus.

- Gökyüzü tehditkar görünüyor.
- Hava bozdu.

- Wieso ist der Himmel blau?
- Warum ist der Himmel blau?

Gökyüzü neden mavidir?

- Der Himmel hellte sich auf.
- Der Himmel ist wieder klar.

Gökyüzü aydınlandı.

Der Himmel ist blau.

- Gök mavidir.
- Gökyüzü mavidir.

Der Himmel war wolkenverhangen.

Gökyüzü bulutlarla kaplı.

Schwalben fliegen am Himmel.

Kırlangıçlar gökyüzünde uçuyor.

Sterne funkelten am Himmel.

Yıldızlar gökyüzünde parlıyordu.

Er sah den Himmel.

O, gökyüzüne baktı.

Der Himmel war blau.

Gökyüzü maviydi.

Der Himmel war grau.

Gökyüzü griydi.

Der Himmel war rot.

Gök kırmızıydı.

Blicke zum Himmel empor!

Gökyüzüne bak.

Weiß der Himmel, warum.

Allah neden bilir.

Der Himmel war dunkel.

Gökyüzü karanlıktı.

Am Himmel schwebten Wolken.

Bulutlar gökyüzünde yüzüyordu.

Der Himmel verdunkelt sich.

Gökyüzü kararıyor?

Der Himmel verdunkelte sich.

Gökyüzü karardı.

Sterne leuchten am Himmel.

Yıldızlar gökyüzünde parlıyor.

Der Himmel ist klar.

Gökyüzü açık.

Der Himmel war wolkenlos.

- Gökyüzü bulutsuzdu.
- Gökyüzünde bulut yoktu.

Vögel fliegen am Himmel.

Kuşlar gökyüzünde uçarlar.

Der Himmel ist orange.

Gökyüzü turuncu.

Der Himmel ist rot.

Gökyüzü kızıl.

- Der Himmel erwartet den Sonnenuntergang.
- Der Himmel wartet auf den Sonnenuntergang.

Gökyüzü gün batımını bekliyor.

- Himmel, Arsch und Zwirn!
- Himmel, Arsch und Wolkenbruch!
- Verdammt noch mal!

- Lanet olsun!
- Kahretsin!

- Der Himmel war wolkenlos.
- Es stand nicht eine Wolke am Himmel.
- Es war nicht eine Wolke am Himmel.

Gökyüzünde bir bulut yoktu.

- Es ist keine Wolke am Himmel.
- Es ist nicht eine Wolke am Himmel.
- Am Himmel ist keine einzige Wolke.
- Nicht eine einzige Wolke ist am Himmel.

Gökyüzünde tek bulut bile yok.

- Ich sah etwas Merkwürdiges am Himmel.
- Ich sah etwas Seltsames am Himmel.

Gökyüzünde garip bir şey gördüm.

- Es ist keine Wolke am Himmel.
- Es gibt keine Wolke am Himmel.

Gökyüzünde tek bulut bile yok.

- Der Himmel ist beinahe jeden Tag wolkenlos.
- Der Himmel ist offen, fast jeden Tag.
- Der Himmel ist fast täglich klar.
- Der Himmel ist fast jeden Tag klar.

Gökyüzü neredeyse her gün açıktır.

Grundstücke offiziell vom Himmel verkauft

Cennetten resmi olarak tapuların satıldığı

Die Sterne funkeln am Himmel.

Gökyüzünde yıldızlar parlıyor.

Wie blau der Himmel ist!

Gökyüzü kadar mavi!

Ein Adler fliegt am Himmel.

Bir kartal gökyüzünde uçar.

Der Himmel verspricht schönes Wetter.

Gökyüzü güzel hava vaadediyor.

Der Himmel war vollkommen dunkel.

Gökyüzü tamamen karanlıktı.

Die Sonne scheint am Himmel.

Güneş gökyüzünde parlıyor.

Der Himmel war voller Sterne.

Gökyüzü tamamen yıldızlarla doluydu.

Der Himmel ist wieder klar.

Gökyüzü aydınlandı.

Der Himmel hat sich aufgeklart.

Gökyüzü açıldı.

Plötzlich verdunkelte sich der Himmel.

Gökyüzü aniden bulutlandı.

Am Himmel bildeten sich Wolken.

Gökyüzünde bulutlar belirdi.

Sie sah zum Himmel hinauf.

O gökyüzüne baktı.

Sie blickten zum Himmel hinauf.

Onlar gökyüzüne baktılar.

Gott schuf Himmel und Erde.

Allah göğü ve yeri yarattı.

Der Himmel wird bald aufklaren.

Gökyüzü yakında açılacak.

Die Sonne ist am Himmel.

Güneş gökyüzündedir.

Plötzlich verdunkelten Wolken den Himmel.

Aniden bulutlar gökyüzünü kararttı.

Am Himmel fliegen zwei Krähen.

- İki karga gökyüzünde uçuyor.
- İki karga gökte uçuyor.

Die Sterne schienen am Himmel.

Yıldızlar gökyüzünde parladı.

Der Himmel verspricht gutes Wetter.

Gökyüzü güzel hava vadediyor.

Ist der Himmel blau? - Ja.

Gökyüzü mavi mi? Evet.

Seine Seele war im Himmel.

Ruhu cennetteydi.

Am Himmel funkelten zahlreiche Sterne.

Gökyüzünde çok sayıda yıldız parlıyordu.

Der Mond steht am Himmel.

Ay gökyüzündedir.

Der Himmel ist heute klar.

Bugün gökyüzü açık.

Graue Wolken verhüllen den Himmel.

Hava, kara bulutlar ile kaplanıyor.

Tom ist jetzt im Himmel.

- Tom artık cennette.
- Tom şimdi cennette.

Tom sah zum Himmel auf.

Tom gökyüzüne baktı.

Der Vogel ist im Himmel.

Kuş göktedir.

Er schaute in den Himmel.

O göklere baktı.

Tom war im siebten Himmel.

- Tom mutluluktan havalara uçuyordu.
- Tom'un keyfine diyecek yoktu.

Warum ist der Himmel blau?

Gökyüzü neden mavidir?

Heute ist der Himmel bewölkt.

Bugün gökyüzü bulutlu.

- Wie kann ich in den Himmel kommen?
- Wie komme ich in den Himmel?

Cennete nasıl gidebilirim?

- Im Anfang schuf Gott Himmel und Erde.
- Am Anfang erschuf Gott den Himmel und die Erde.
- Am Anfang schuf Gott Himmel und Erde.

- Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı.
- Başlangıçta Tanrı gökleri ve yeri yarattı.

Wie die Seele zum Himmel steigt

ruh gök yüzüne yükselirken

Der Himmel ist unter ihren Füßen

Cennet onların ayağının altındadır

Der Himmel ist voll mit Sternen.

Gökyüzü yıldızlarla dolu.

Eine Wolke schwebte über den Himmel.

Bir bulut gökyüzünde süzülüyordu.

Einige Vögel fliegen hoch am Himmel.

Bazı kuşlar gökyüzünde yüksek uçuyorlar.

Die Vögel fliegen hoch am Himmel.

Kuşlar gökyüzünde yüksek uçarlar.

Beeindruckt war ich vom blauen Himmel.

Beni etkileyen şey mavi gökyüzüdür.

Der Himmel bedeckte sich mit Wolken.

Gökyüzü bulutlarla kaplıydı.

Warum gibt es Sterne am Himmel?

Neden gökyüzünde yıldızlar var?

Die ganze Affäre stinkt zum Himmel.

Bütün bu olay iğrenç kokuyor.

Tom zählte die Sterne am Himmel.

Tom gökyüzündeki yıldızları saydı.

Laila wollte in den Himmel kommen.

- Leyla cennete gitmek istedi.
- Leyla cennete gitmek istiyordu.