Translation of "ılımlı" in English

0.023 sec.

Examples of using "ılımlı" in a sentence and their english translations:

ılımlı bir şekilde değil.

a moderate approach.

ÖAP'nin radikal kesimi "serbest ticaret" kavramına pek ılımlı değiller.

radical wing of the OPEN FRONT seems to be allergic to the word “free trade”.

Tom ılımlı içicidir ama babası bir balık gibi içer.

- Tom's a moderate drinker, but his father drinks like a fish.
- Tom is a moderate drinker, but his father drinks like a fish.

Dubai, ılımlı olmanın ve kapitalizmin aşırı rejimleri değişime yönlendirdiğini kanıtladı.

Dubai has proved that moderation and capitalism can lead to changes in fundamentalist regimes.

- Geçen yıl ılımlı bir kış geçirdik.
- Bu yıl ılık bir kış geçirdik.

We had a mild winter last year.

- Onun ılımlı bir doğası var.
- Yumuşak tabiatlı bir insandır.
- Yumuşak bir tabiatı vardır.

He has a mild nature.