Translation of "Top" in Japanese

0.009 sec.

Examples of using "Top" in a sentence and their japanese translations:

Beyaz top kırmızı top kadar ağırdır.

赤いボールは白いボールと同じ重さです。

"Top Chef" izliyorsunuzdur.

好きかもしれません

Top hafifçe kavisli.

球はわずかにカーブした。

Top duvardan sekti.

- 球はバウンドして塀を越えた。
- ボールははずんで塀を飛び越えた。

Top yükseğe fırladı.

ボールが高く跳ね上がった。

Duvara top atmayın.

塀にボールを投げつけてはいけない。

Top kazara patladı.

大砲が偶然発射してしまった。

Top havada yüksek sıçradı.

ボールは空中高く跳ね上がった。

Top onun gözüne çarptı.

ボールが彼女の目に当たった。

Top, yolun karşısına yuvarlandı.

ボールは道の向こう側に転がった。

Top gibi bir şey.

それは何かボールみたいなものです。

O, bir top verdi.

彼は舞踏会を催した。

Bu odada top oynama.

この部屋の中でボール遊びをしてはいけません。

Seninle top parkında buluşacağım.

- じゃ、グラウンドで会いましょう。
- 野球場で会いましょう。

Mola odasına top çukuru koyma

休憩室にボールプールを 設置する寸前までいきました

Top aniden ağır çekimde göründü

急にボールの動きがまるで スローモーションのように見え

Yarın muhtemelen top oyununa gideceğiz.

- 我々は明日の野球の試合に行くだろう。
- われわれは明日野球の試合を見に行くだろう。

Top yerde bana doğru yuvarlandı.

ボールは地面の上を私に向かってころがった。

Top oyununun ertelenmesine karar verildi.

その野球の試合は延期されることに決定した。

Top oynarken daha dikkatli olmalısın.

野球をするときはもっと気をつけないとね。

O, bahçede bir top buldu.

彼は庭でボールを見つけた。

Bu top o çocuğun hazinesidir.

- このボールはあの男の子の宝物です。
- このボールはあの子の宝物なんだ。

Burada hiç top var mı?

ここにボールってあるの?

Bu top o çocuğun servetidir.

- このボールはあの男の子の宝物です。
- このボールはあの子の宝物なんだ。

Top ona kafasının sol tarafından çarptı.

ボールは彼の頭の左側に当たった。

Bir top uçarak pencereden içeri girdi.

ボールが窓から飛び込んできた。

Bir top nehirden aşağı doğru yüzüyordu.

ボールが川を流れている。

Bana top sahasına giden yolu gösterdi.

彼は私に球場への道を教えてくれた。

O, çok iyi bir top vurucusu.

彼はとてもよいバッターだ。

Bir yaprak kağıdı ezerek top yaptı.

彼はその紙を握りつぶして丸めた。

Ay'dan bakıldığında Dünya top gibi yuvarlaktır.

月から見ると、地球はボールのように見える。

Onun sağ bacağına bir top çarptı.

ボールが彼女の右足に当たった。

O, çitin üzerinden bir top attı.

彼は塀の向こう側にボールを投げた。

Top sahasına nasıl gidileceğini bana söyleyebilir misiniz?

野球場にどうやって行ったらよいか教えていただけませんか。

Sonuç olarak yağışlı günlerde içeride top oynarız.

結果、雨の日は部屋の中でボール遊びをしています。

Öğretmen kutuyu açtı ve bir top çıkardı.

先生は箱を開けてボールを取り出した。

- Şimdi olayların akışı değişti.
- Top şimdi başkasında.

形勢は逆転した。

Elastik olduğu için lastik bir top seker.

ゴムのボールは弾力性があるから弾む。

Bu top senin mi yoksa onun mu?

このボールは君のですか、それとも彼女のですか。

Galileo kulenin tepesinden iki demir top düşürdü.

ガリレオは二つの鉄の玉を塔のてっぺんから落とした。

Ona topu her attığımda top hemen yere düşüyordu.

ボールを投げてやるたびに 下に落とします

Ben futbol oynarken bir top kafamın arkasına çarptı.

サッカーをしていて後頭部にボールが当たりました。

Çok sayıda insanın top parkına doğru aceleyle gittiğini gördüm.

大勢の人が野球場へ急いでいるのが見えた。

Dünya, içinde büyük bir mıknatısı olan bir top gibidir.

地球は内部に大きな磁石を持ったボールのようなものである。

Köpeğime bir top attım ve o onu ağzıyla yakaladı.

- 犬にボールを投げてやったら、口で捕まえた。
- うちの犬にボールを投げたらさ、口でキャッチしたんだよ。

Şu çocuk sık sık bir top ile pencerelerimizi kırıyor.

あの少年はボールをぶつけてよくうちの窓を壊す。

Top toplayıcı erkek ve kız çocukları hepsi yerel okullardan gelir.

ボールボーイとボールガールはみな地元の学校の生徒だ。

Beyzbol oynamak için; bir sopa, top ve eldivenlere ihtiyacın var.

野球をするにはバットとボールとグラブが必要だ。

Basketbol ve masa tenisi gibi top oyunları genellikle kapalı alanda oynanır.

たとえばバスケットボールや卓球のような球技は普通室内で行われる。

Saat 16:00 civarında Lannes'ın eski arkadaşı General Pouzet bir top güllesiyle vuruldu ve önünde öldürüldü.

午後4時頃、ランヌの旧友であるプゼット将軍が砲弾に襲われ、彼の前で殺害されました。

Polo gibi at sırtında oynanılan bir oyunun aksine futbol aslında ayakla oynanılan bir top oyunu demekti.

元来フットボールとは、ポロのように馬に乗って行われる競技とは違って、足で、ボールを使って行われる競技のことでした。

- Ben sık sık okuldan sonra futbol oynarım.
- Okuldan sonra genelde futbol oynarım.
- Okuldan sonra top oynarım genelde.

私は放課後しばしばサッカーをする。

- Görünürde kimse yoktu.
- İn cin top oynuyordu.
- Tek bir Allah'ın kulu yoktu.
- Kimsecikler yoktu.
- Etrafta hiç kimseler yoktu.

- 人っ子一人見えなかった。
- 人っ子一人いなかった。