Translation of "Dışarıya" in Spanish

0.006 sec.

Examples of using "Dışarıya" in a sentence and their spanish translations:

Dışarıya koştum.

Yo corrí afuera.

Çöpü dışarıya götür.

- Lleva afuera la basura.
- Saca la basura.

Niçin dışarıya çıkmıyoruz?

¿Por qué no salimos?

Pencerenden dışarıya bak.

Mira por la ventana.

Dışarıya çıkmaktan vazgeçerek,

que, al quedarte en casa en estos momentos

Benimle dışarıya gel.

Ven conmigo afuera.

Sır dışarıya nasıl sızdırıldı?

¿Cómo se filtró el secreto?

Yağmurda çocuklarını dışarıya göndermedi.

Ella no dejaba que sus hijos salieran en la lluvia.

O, dışarıya belli etmedi.

Ella consiguió mantener las apariencias.

Köpekleri kim dışarıya bıraktı?

¿Quién dejó salir a los perros?

Onunla dışarıya çıkmak eğlenceli.

Es divertido salir con ella.

O dışarıya çıplak koştu.

Él salió corriendo desnudo.

Tom dışarıya geri döndü.

Tom volvió afuera.

Evin sarsılmasını hissederek dışarıya koştum.

Sintiendo la casa sacudirse, yo corrí hacia afuera.

Dışarıya küçük su damlacıkları bırakırız.

dejamos salir pequeñas gotas de agua.

Şimdi meşgulüm ve dışarıya çıkamam.

Estoy ocupado ahora y no puedo salir.

Tom ön pencereden dışarıya baktı.

Tom miraba desde la ventana frontal.

Bu öğleden sonra dışarıya çıkacağım.

Voy a salir esta tarde.

Yağmurda dışarıya çıktığı için soğuk aldı.

Él se agarró un resfriado cuando salió a la lluvia.

Dışarıya çıkamam çünkü çok ödevim var.

Tengo muchos deberes, así que no puedo salir.

Oynamak için dışarıya gidiyorum. Geliyor musun?

Voy afuera a jugar. ¿Vas?

O onunla dışarıya çıkacak kadar aptaldı.

Ella fue lo suficientemente estúpida como para salir con él.

Soğuk havada dışarıya nefes verdiğinde nefesini görebilirsin.

- Cuando respiras en un día frío, puedes ver tu aliento.
- Cuando espiras en tiempo frío, puedes ver tu aliento.

Onlar patlamadan sonra birkaç cesedi dışarıya taşıdı.

Sacaron varios cuerpos después de la explosión.

Tom sobasına gazyağı almak için dışarıya çıktı.

Tom salió a comprar kerosén para su estufa.

Pencereden dışarıya bakarken gelen bir araba gördüm.

Mirando por la ventana vi que venía un auto.

Biz oyunu yine oynarız o dışarıya yine çıkarız

jugamos de nuevo, salimos de nuevo

Yoksa dışarıya mı dalmış? aynı sınıf ortamı gibi

o se sumerge afuera? al igual que el ambiente del aula

Bir gün yataktan bir uyanıyoruz dışarıya bir bakıyoruz

un día nos levantamos de la cama miramos afuera

Tüm ışıkların kapatıldığından emin ol dışarıya çıkmadan önce.

- Asegura apagar todas las luces antes de salir.
- Asegúrate de apagar todas las luces antes de salir.

Bu havada dışarıya gitmektense evde kalmayı tercih ederim.

Prefiero quedarme en casa que salir con este tiempo.

Her ikisi de dışarıya bakmak için pencereye gitti.

Entre los dos fueron a la ventana para mirar hacia afuera.

Neler olduğunu görmek için hepimiz pencereden dışarıya baktık.

Todos nos asomamos a la ventana para ver qué pasaba.

Tom'u tokatladıktan sonra, Mary odadan dışarıya doğru koştu.

Después de abofetear a Tom, Mary se fue corriendo de la habitación.

Ve beni kendimden şüphelendiren bir ses olarak dışarıya vurdular

Y se manifiestan a través de esa voz que me pregunta,

Uçağa binenler şöyle göz ucuyla pencereden dışarıya bir baksın

Deje que aquellos que suben al avión miren por la ventana con un ojo

Bu sıcak havada dışarıya gitmektense evde kalmayı tercih ederim.

Preferiría quedarme en casa a salir con este calor.

O, gece vakti yalnız dışarıya çıkmaması için onu uyardı.

Ella le advirtió que no saliera solo por la noche.

Tom Mary'ye bu tür havalarda dışarıya çıkmaması gerektiğini söyledi.

Tom dijo a Mary que no debería salir con este tiempo.

Kurumsallıktan uzak,sadece kendi yasaları olan,dışarıya kapalı bir şirket.

Una empresa que está lejos de ser institucionalizada, solo tiene sus propias leyes y está cerrada al exterior.

Tom arabasının penceresinden dışarıya eğildi ve kapıdaki interkom tuşuna bastı.

Tom se inclinó por la ventana de su coche y apretó el botón del intercomunicador en la puerta.

- Ya çık, ya gir.
- Ya dışarıya çık ya da içeriye gir.

O sales, o entras.