Examples of using "長い間" in a sentence and their turkish translations:
Uzun süre onu bekledim.
Tom ve ben uzun bir süre arkadaş bulunuyoruz.
Onların başkenti yıllarca Cuzco idi.
O, uzun süredir bekliyordu.
Uzun zamandır seni bekliyordum.
- Boston'da uzun süre bulundun mu?
- Uzun zamandır Boston'da mıydın?
Uzun süre bekletildim.
O, uzun bir süre sessizdi.
Uzun yürüyüşümüzden sonra halsiz düşmüştük.
Uzun bir süre ondan haber almadım.
O uzun zamandır hastaydı.
Uzun bir süre onu bekledim.
Oda uzun süredir boş.
Beni uzun süre bekletti.
Bizi uzun süre bekletti.
Biz uzun bir süredir iyi arkadaşız.
Çok uzun süre bekletildim.
Tom uzun süre Mary'yi bekledi.
Onu uzun süre bekletti.
O, uzun süre onlara yazmadı.
Anıları yıllarca bastırdım,
Ted onu uzun bir süre bekledi.
Başarmadan önce uzun süre denedim.
Biz birbirimizi uzun bir zamandır görmedik.
O uzun bir süre konu üzerinde durdu.
Jane, uzun bir süre sessiz kaldı.
Gerçekten uzun bir süre onu bekledim.
Sadece analar ile yavruları yakın ve uzun süreli ilişki sürdürür.
Hazine uzun zamandır gizli kalmış.
O köprü uzun süredir kullanım dışıdır.
Sizi çok uzun beklettiğim için üzgünüm.
Bay Smith ve ben uzun süredir birbirimizi tanıyoruz.
Uzun süre tavana baktı.
Uzun zamandır burada yaşıyorum.
Parkta uzun bir süre bekledik.
Uzun bir süredir onu bekliyorduk.
Tom uzun süredir yatakta hastadır.
Yıllardır ondan duymadım.
Uzun süredir onunla tanışmak istiyorum.
Uzun süredir seni görmek istiyordum.
Uzun zamandır burada yaşıyorum.
Uzun süre otelde kaldı.
Sizi çok uzun beklettiğim için üzgünüm.
Uzun süre konuştun mu?
Ondan uzun zaman haber alamadılar.
Uzun süre bekletilmeyi sevmem.
Uzun bir süre burada olabilirsin.
Uzun bir süre beni bekleyerek durdu.
Uzun zamandır sigara içmedim.
Uzun zamandır istediğim budur.
Balinalar uzun süre su altında kalabilir.
Uzun süredir aradığım kitabı buldum.
Uzun süredir kenti ziyaret etmek istiyoruz.
Seni bu kadar uzun süre beklettiğim için üzgünüm.
Uzun bir süredir aşırı zorluklar altında mücadele ediyorum.
Bunu uzun bir süre unutmuştum.
Bizi uzun süre dışarıda beklettiler.
O uzun süredir fakirdi ama şimdi varlıklı.
- O yıllarca yalnız yaşadı.
- Yıllarca yalnız yaşadı.
- Yıllardır yalnız yaşıyor.
Uzun süredir ressam olmak istiyorum.
Çünkü dün uzun bir süre çalıştım.
O, uzun süredir iyi bir yemek yemedi.
Uzun bir süre sorunu tartıştık.
Uzun zamandır bekliyorum.
Köylüler uzun süredir elektriksiz yaptılar.
Uzun süren bir kuraklıktan sonra dün yağmur yağdı.
Ben uzun bir süre ondan haber almadım.
Orada uzun süre kalacak mısın?
Arkadaşımın gelmesini çok uzun süre beklemek zorunda kaldığımda huzursuz hissediyorum.
İngiltere uzun zamandır ziyaret etmek istediğim bir ülkedir.
O, uzun süredir onlara yazmadı.
Bahçeye girdi ve uzun süre ağaçlara baktı.
Sanırım Alice'in böyle uzun süre sessiz kalması tuhaf.
Uzun bir süre birbirimizi görmedik?
Bu senin uzun zamandır istediğin şey mi?
Uzun zamandır istediğim fotoğraf makinesi budur.
Ama uzun süre utanç içinde kalmadı.
Tom, oldukça uzun bir zaman Boston yakınında küçük bir bar işletti.
Ne haber? Son karşılaştığımızdan beri uzun zaman oldu, değil mi?
John'un büyükannesi uzun bir hastalığın ardından vefat etti.
Üzgünüm sizi beklettim bu kadar.
Ben uzun bir süredir Bill'i görmedim.
O uzun zamandır hastaymış gibi görünüyordu.
Uzun süredir seni görmedim. Ara sıra beni görmeye gel.
Aha, işte ne zamandır ziyaret etmek istediğim o yer.
Burası tam uzun süredir ziyaret etmek istediğim yer.
Ben, sizi bu kadar uzun beklettiğim için üzgünüm.
Uzun süredir burada yaşamaktayım.
Sana uzun süre yazmadığım için özür dilemeliyim.
Yıllarca sigara içmedim.
Uzun zamandır hiç yağmur yağmadı; Aslında, nisan ayının başından beri yağmadı.
Sizi uzun süre beklettiğim için üzgünüm.
Ben uzun bir süre onu görmedim.
Uzun bir bekleyişten sonra, ona kimlik olarak onun doğum belgesinin onaylı bir nüshasını alması gerektiği söyleniyor.
Uzun bir süre yazmadığım için lütfen beni affet.
Eğer bir konuşma sırasında yabda sosyal bir ortamda uzun bir süre sessizsen, Amerikalılar seni konuşturmaya çalışacak.